04.09.2011 Pazar.
Sabah erkenden uyanıyoruz.
Dombay nedense bana çocukluğumdaki su değirmenini hatırlatıyor. çünkü her taraftan su çağıltısı sesi geliyor. Buzul kar sularının oluşturduğu onlarca dere çağıldayarak akarken Teberda Nehri'nin başlangıcını oluşturuyor.
Serin, yağışlı ve oksijeni çok fazla olan bir atmosferdeyiz.

Murat özden

03.09.2011, Cumartesi
Sabah saat 04.00.
Kurduğumuz telefonlar peşpeşe çalmaya başlıyor.
Hemen fırlıyoruz yataklardan. Yüzümüzü yıkayıp sıkıca giyiniyoruz. çünkü bu sabah hava oldukça soğuk.
Akşamdan hazırladığımız valizlerimizi alıp 10 dakika içerisinde aşağıya iniyoruz. Dombay'a çıkınca havanın soğuk olacağını, yanımıza kalın şeyler almamızı tembih etti dostlarımız.

02.09.2011, Cuma.
Evet Ramazan Bayramını nihayet bitirdik.

Hani deliye hergün bayram derler ya, onun hesabı bize de şu içinde bulunduğumuz onbeş gün bayram...

Onbeş gün boyunca işimiz gücümüz, anavatanımızı iliklerimize kadar içimize çekmek, tanımaya ve anlamaya çalışmak.
Bundan büyük bayram olabilir mi?

Murat özden

1.9.2011, Perşembe
Bugün bayramın üçüncü günü.
Yorgunluk emaresi yok üzerimizde. Sarı Gazelle minibüse binip uzun
yolculuklar yapmayınca dinç oluyoruz.

Maykop şehri zaten bir park adeta baştanbaşa. Bu hava, oksijen fazlalığı insanı dinç tutuyor. Erkenden uyanıyor gezi notlarımı toparlıyorum.
Bugün gezimizin rehberi, Yediç Batıray özbek ağabeyimiz.

Saat 10.30 da çeraşe Tembot Enstitüsü'nde buluşacağız.

31.08.2011, çarşamba.
Bugün bayramın ikinci günü.
Dünkü uzun yolculuğumuzdan kalan yorgunluk hissini atamıyoruz bu sabah nedense. Sarı Gazelle minibüsün, yediğimizin, içtiğimizin ve çok geç yatmış olmamızın etkisiyle “yorgunuz dostlar, yorgunuz” modunda yattığımız yerde mavra yapıyoruz. Hem tembellik etmek için nedenimiz de var. çünkü bu sabah kahvaltıyı biz hazırlamayacağız. üst kattaki komşularımız Hatay Reyhaniye'den anavatana yerleşen Paşa ve Aminet'in davetlisiyiz bu sabah.

29 Kasım 2011

Kabardey-Balkar Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün durumu hakkındaki ilk makalenin internette yayınlanmasının ardından, bir hoşnutsuzluk ve tartışma dalgası yükseldi. Durumun aslında “uydurma” olduğu ve Enstitü’nün finanse edilmesine 2012 yılında da devam edileceği ve kapatılmasına ilişkin hiçbir korkunun olmaması gerektiğine dair mektuplar geldi. 25 Kasım’da internette “resmi yalanlama” çıktı. Söz konusu yazıda, Parlamento ve makam temsilcileri, okuyuculara duruma ilişkin tasavvurlarını ve böyle bir problemin olmadığını anlattılar.

Bir mensubunun ifade ettiğine göre Kabardey-Balkar Sosyal Bilimler Enstitüsü yakında kapatılacak. Kapatılma biçimi henüz belli değil. Ya çalışanların büyük bir kısmı işten çıkarılıp Enstitü şehir dışına taşınacak; ya da 2012 yılı başında tamamen kapatılacak. Bugün bütün mercilerin sık sık yaptığı denetimlerle, teknik malzemelere, muhasebe hesaplarına ve diğer önemli belgelere el koyma yoluyla enstitü çalışanlarının endişeleri arttırılıyor.

Murat özden

30 Ağustos 2011, Salı.
Bir bayram sabahına anavatanımızda uyanıyoruz.
çok huzurluyum.

29.08.2011, Pazartesi.
Bugün arife, yarın da bayram...
Müthiş bir yorgunluk var üzerimizde.

Gazelle minibüs bizi müthiş yormuş anlaşılan. Acaba bundan böyle uzun yolculuklarımızı başka bir araçla mı yapsak diye tartışıyoruz aramızda. Ama bizim kahrımızı çekecek böyle bir rehber ve araç bulamıyoruz. Dolayısıyla sarı Gazelle ve kaptanı İzmir Arıkbaşılı Sedat gezi boyunca hep bizimle oluyor.

Murat özden

28.08.2011, Pazar.
Dinç uyanıyoruz. Galiba oksijen fazlalığından kaynaklanan bir şey bu.

Saat daha 07.00 civarı. Yılmaz Amca da uyanık.

Notlarımı toparlıyorum.
Bugün programımızda Leğenake var. Davut Huaj “Leğenakeye gideceğiz yarın” dediğinde, içimden “Biz buraya kültürümüzü aramaya geldik, dağlarda bayırlarda ne işimiz var” dedim. Ama ilerleyen saatlerde ne kadar yanıldığımı anladım.