Arama

Kendisine rahmet dilediğimiz Kazan'la Ekim 2004 tarihinde yapılan bir röportaj
Abhazya’nın kapısından geri çevrilen Yahya Kazan : 'Kimseye husumetim yok. Yaptığım her şeyi Abhazya için yapıyorum'
1930 Suriye doğumlu bir Abaza olan ve hayatını ABD’de sürdüren Yahya Kazan geçtiğimiz günlerde Türkiye’de idi. Abhazya’da işbaşında olan yönetime getirdiği radikal eleştirilerle tanınan ve yönetim ile yönetime yakın diaspora çevrelerinden sert tepkiler alan Yahya Kazan, 30 Eylül 2003 tarihinde yapılan ve davetlisi olduğu Dünya Abhaz Abazin Daimi Kongresi’ne katılamadan Soçi’den geri dönmek zorunda kaldı. Erol Karayel, Abhazya’nın kapısından çevrilen Yahya Kazan’la görüşerek hem anayurduna alınmayışı olayının detaylarını;  hem de Abhazya’ya yönelik faaliyet ve düşüncelerini öğrendi.
                    
                                                           -------0-------
- Sayın Kazan, maceralı bir geçmişiniz olduğunu biliyoruz.  Onları bir başka fırsatta dinleyebilmek ümidiyle doğrudan Abhazya’yla olan ilişkilerinize gelmek istiyoruz. Abhazya’yla  ilk irtibatlarınızı ne zaman ve nasıl kurdunuz?
 
- İlk temasım 1988 yılında oldu. Abhaz halk dansları topluluğu Ritsa, o yıl Prof. Paula Garden’in organizasyonuyla Amerika’ya gelmişti. Gösteriler sonrasında kendilerini New York’ta misafir ettik. Bu arada uzun sohbetlerimiz oldu. Kendilerine doğduğum ve yaşadığım Suriye’den, o zamanlar o bölgede çok aktif olan KGB yüzünden kaçmak zorunda kaldığımı ve sonunda Amerika’ya iltica ettiğimi anlattım. Asıl vatanımın Abhazya olduğunu ve hayatta orayı görmekten başka bir arzumun olmadığını söyledim. Hayat hikayem ilgilerini çekmişti. Abhazya’ya dönüşlerinde anlattıklarımı yöneticilerine bildirmişler. Bir süre sonra bir davet mektubu aldım. Abhazya’ya çağırılıyordum. çok heyecanlandım. Hemen hazırlıklara başladım. Vatanıma elim boş gitmek istemiyordum. Abhazya’ya haber gönderdim, ‘buralardan istediğiniz bir şey var mı’ diye. ‘Fransa’da çaçba’lardan bir prense ait orijinal bir resim var getirebilirsen seviniriz’ dediler. Hemen resmin peşine düştüm. Buldum ve satın alarak ailemle birlikte Abhazya’ya doğru yola çıktım. önce Moskova’ya gittik. Orada üç gün kaldık. Sonra uçakla Sohum’a geçtik. Merasimle karşıladılar. İnişimiz çok heyecanlı ve duygulu oldu. İlk ayak bastığımız yerde eğilip toprağı öptük, halimize şükrettik. O ilk seyahatimiz on gün sürdü. Abhazya’nın bütün bölgelerine davet edildik. çok ilgi ve iltifat gördük. O sıralar Abhazlarla Gürcüler arasında ciddi gerginlikler vardı. Sonradan anladık ki bizim gezdirilmemiz aynı zamanda Gürcüler’e karşı da bir propaganda amacı taşıyormuş. Bu şekilde onlara mesaj veriliyormuş. Bu geziden yine Moskova üzerinden dönüyorduk ki, Moskova’ya geldikten iki gün sonra, Abhazya’da üniversitede o meşhur Gürcü-Abhaz çatışmalarının çıktığını duyduk. İlk temasımız böyle oldu ve daha sonra defalarca gidip geldim. Bu arada  Abhazya’dan da Amerika’ya sık sık gelenler oldu tabii.
 
- Bu tanışıklıktan sonra Abhazya için ne gibi çalışmalarda bulundunuz?
 
- Bütün çalışmalarımı Abhazya üzerine yoğunlaştırdım. 14 Ağustos 1992’de savaş çıktığında Türkiye’de idim. Türkiye’de yapılan o ilk acil toplantıda bulundum. O sıralar New York’ta protesto gösterileri organize ettik. Evimi büro yaptım, Kongre, basın, BM v.s. bütün kurum ve kişileri enformasyon yağmuruna tuttuk. Diplomatik çalışmalar yaptık. O dönemde ben Kuzey Kafkasya Merkezi Başkanıydım. Elimizden geldiği kadar ekonomik destekte bulunduk.
 
 
- Bu çalışmaları Abhaz yönetiminden gelen talepler doğrultusunda mı yaptınız?
 
Hayır. Abhazya’dan hiçbir talep gelmeden biz çalışmalarımıza başladık. Daha sonra 1993 yılında Abhazya Hükümeti, oğlum Yanal Kazan’ı ABD temsilcisi olarak tayin etti. Yanal büyük oğlumdur. Adetlerimizde kendi oğlundan bahsetmek uygun değil ama Allah için söylemek lazım Yanal hayatını Abhazya’ya vakfetmiş biridir. çok çalıştı. Her gün BM binasına giderek, oraları abluka altında tuttu. Bölgeyle ilgili çalışmalarıyla tanınan meşhur Prof. John Colarussa’yı maaşlı personel olarak istihdam etti. Birlikte Abhazya için çok ciddi çalışmalar yürüttüler. Carter Center’de v.s.de değişik organizasyonlar düzenleyerek Abhazya’nın ve davasının tanıtılması için yoğun çabalar gösterildi. Ardzınba Amerika’ya geldiğinde de kendisine biz ev sahipliği ve rehberlik yaptık. Abhazya yönetimiyle her zaman yakın ilişkilerimiz oldu.
 
Fakat daha sonraları yönetimle ters düşünüz ve ağır eleştirilere maruz kaldınız. Ne oldu da böyle bir durum ortaya çıktı?
 
Abhaz Gürcü savaşının bitiminden sonra yıllar geçti. Bu arada Abhaz yönetimi sonuç getirici hiç bir çalışma yapmadı. Abhazya girilip çıkılması problemli, dış dünyadan tecrit edilmiş bir ülke haline geldi. Fırsat bulan Abhazlar dışarıya çıkmaya başladılar. Uygulanan amborgolarla Abhazya kocaman bir hapishane halini aldı. Tutarlı, uluslararası arenada kabul görecek tezler geliştirilmedi. Savaş döneminde iyi bir liderlik örneği veren Ardzınba’nın etrafı çıkar grupları tarafından sarıldı. Kendisi tecrit edildi. Menfaat şebekeleri devlet erkini kullanarak her tarafa kök saldılar. Tabii bütün bunlar olurken Abhazya uluslar arası arenada iyice yalnızlaştı. Şevardnadze’nin uluslararası alanda kabul görmüş kimliği Gürcistan’ın elini güçlendirdi. Abhazya yönetimi takındığı umursamaz tutumu sürdürerek ciddi çalışmalar ortaya koymadı. Abhazya için çıkış yolu olarak siyasi çözümsüzlük yolu benimsendi. İlerleyen zamanla birlikte uluslararası platformlarda her şey Abhazya’nın aleyhine gelişmeye başladı. 1999 yılında Yanal Kazan Ardzınba’ya bir mektup yazarak çevresini saran menfaat gruplarından kurtulmasını istedi. Ardzınba’da Yanal’a “Sen uzaktasın, Abhazya’daki durumları bilmiyorsun” diye cevap verdi. Yanal da, “Doğrudur, ben belki Abhazya’daki durumları bilmiyorum, fakat siz de dünyadaki durumları hiç bilmiyorsunuz” diyerek ABD temsilciliği görevinden istifa etti.
 
Peki Yanal’ın istifasıyla birlikte Abhazya için sürdürdüğünüz çalışmalar durdu mu?
 
Hayır, aynı hızda sürdü. BM’deki Gürcü temsilcisiyle temasa geçtik, Şevardnadzeyle görüştük ve Abhazya için çıkış yolları arama çalışmalarımızı samimi olarak sürdürdük.
 
Şevardnadze’yle görüşmenize geçmeden önce, Abhazya’da yönetim çevresinde yer alanlara yönelik diğer tenkitlerinizi öğrenebilir miyiz?
 
Bak kardeşim, biz bütün tenkitlerimizi Abhazya’yı sevdiğimiz için, daha iyiye gitmesi için yapıyoruz. Bir kere başta bulunanlar bu savaş durumunun bitmesini istemiyorlar. Bunu görmek lazım. “Gürcülerin hükmü altında değiliz ya bu bize yeter” diyorlar. Bağımsızız diyorlar. Yahu bu ülkenin hava, deniz, kara yolu yok, bu ülkeye seyahat hürriyeti yok, bu nasıl bağımsızlık peki? Halk hapishanede gibi yaşıyor. Herkes Rus pasaportlarına saldırıyor. Sürdürülen düşmanlığın bir sonu olacak mı bunun cevabı verilemiyor. ülkede suçlar engellenemiyor. Uyuşturucu yaygın. Bir sürü problem var ama bunları çözecek hiçbir çalışma yapılmıyor.
Size bir örnek vereyim, geçtiğimiz yıllarda Amerika’da bir üniversite’nin organizasyonuyla Gürcü temsilcilerle görüşmelerde bulunmak üzere Anri Cergenya Başkanlığı’nda bir Abhaz heyeti davet edildi. Heyet geldi, ama ellerinde tezlerini anlatan, taleplerini dile getiren bir sayfalık bile bir döküman yoktu. Böyle bir gayrı ciddilik olur mu? Bereket ben hazırlıklı gelmiştim de ilerleyen saatlerde onları çoğaltarak katılımcılara dağıttık. Abhaz tarafı, kapris yaparak, uyumsuz tavırlar takınarak seçkin şahsiyetlerin davetli olduğu bu toplantıyı maalesef yaptırmadı.Hiçbir şey yapılmayan günün bitiminde, ancak yemek sofrasında Gürcü tarafıyla bir araya gelinebildi. Böyle şey olur mu? Davet edenler yaptıkları masraflardan dolayı pişman oldular.  Abhaz tarafında çözümsüzlük çözüm olarak görülüyor. Ama bunun sonunu düşünmek lazım. Bu böyle nereye kadar gidebilir?
 
- Sonra Şevardnadze’yle görüşmeleriniz oldu ve çok tepki aldınız. Şevardnadzeyle hangi sıfatla görüştünüz ve kendinizde Abhazya adına bu tür görüşmeler yapma yetkisi buluyor musunuz?
 
- Biz Gürcistan’a 2001 yılında İnegöllü 2 Gürcü’nün de bulunduğu 4 kişilik bir heyetle gittik. Abhazya temsilcisi veya yetkilisi gibi sıfatlar kullanmadık. Diasporadan biri olarak, Yahya Kazan olarak gittik. Türk büyükelçiliğinde nezaket görüşmeleri yapıldı. Görüşmelerde diasporanın meselelerini anlattık. çifte vatandaşlık istediğimizi filan dile getirdik. Görüşmemizde Şevardnadze Abhazya’ya en geniş hakları vermeye kararlı olduğunu söyledi. Biz kendisine Abhazya’da çözüm öneren bir proje takdim ettik.
 
- Evet, bize verdiğiniz proje metnini okuduk. Aslında son tahlilde siz de Abhazya’yı çok koruyan, bir başka deyişle Gürcistan’ın içinde bir bağımsızlık projesi önermişsiniz. Peki Şevardnadze sunduğunuz bu çalışma ile ilgili herhangi bir değerlendirmede bulundu mu?
 
- Hayır bulunmadı. Sonra ciddi bir şekilde inceleyeceğini söyleyerek aldı. Bizden de, kendisi bir açıklama yapmadan basına duyurmamamızı istedi. Ama daha sonra basına çıktı ve mesele oldu.
 
- Peki Abhaz yönetimi bu görüşmelerinize ne tepki verdi?
 
- Bizi protesto eden açıklamalarda bulundular. Fakat ben bunları mesele olarak görmüyorum. Ardzınba başta olmak üzere kimseye husumetim yok. Yaptığım her şeyi Abhazya için yapıyorum. Kimse bizi dışlayamaz. Biz o toprakların insanıyız. Biz vatanından iradesi dışında sürülmüş insanlarız. O ülke için söz söyleme ve çalışma yapma hakkımız var. Tepki gösterseler de biz iyi niyetli çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
 
- Bu arada, Amerika’dan kalkıp Dünya Abhaz Abazin Daimi Kongresi’ne katılmak için geldiğiniz Abhazya’nın kapısından çevrildiğinizi öğrendik. Nasıl oldu bu olay?
 
- Ben Dünya Abhaz Abazin Daimi Kongresi Başkanı Prof. Dr. Taras Şamba’nın ismime gönderdiği davetiye üzerine Abhazya’ya gitmek istedim. Amerika’dan da sadece bunun için geldim. Rusya Abhazya sınır kapısındaki görevliler Moskova’dan geçiş izni belgesi gelmedi diyerek sınırı geçirmedi. Görevlilere ismi bildirilenler Abhazya’ya geçiş yaptılar. Benim gibi geçiş izni olmayan 8-10 kişi ile birlikte Soçi’de kaldık. Diğerlerinin geçiş belgeleri üç gün sonra hazırlandı ve onlar da Abhazya’ya geçtiler. Ama benim ismime izin belgesi çıkarılmadığı için geçiş yapamadım. Tam bir hafta Soçi’de bekledim ama maalesef bu izin çıkmadı. Bana Moskova’nın belgeyi göndermediğini söylediler.
Bir hafta sonra kalktım Moskova’ya gittim. Oradaki Kafkasyalı dostlarımız vasıtasıyla konunun aslını araştırdım. İlgili birimi ziyaret ettik. Abhazya’dan gönderilen belgeleri çıkartarak, Abhazya’ya girilmesi istenenler arasında ismimim yer almadığını, kendilerinin bu konuda engellemelerinin söz konusu olmadığını, istersem hemen belgeyi tanzim edip elime verebileceklerini söylediler. Ama her şeyin zamanı geçtiği için ben artık lüzum görmedim ve Türkiye’ye geçtim.
 
Peki imzalı davetiyeyi gönderen Taras Şamba’da mı  size sahip çıkmadı?
 
Vallahi O’nun benim yaşadığım bu durumdan ne kadar bilgisi var bilemiyorum. Belki de benim girmem için uğraştı ama gücü yetmedi. İçerde neler oldu, kim mani oldu bu konularda bilgim yok. Engelleyen şahısları bilmesek de engelleyen zihniyeti iyi biliyoruz tabii.
 
Soçi’de kimseyle görüşmediniz mi peki ?
 
Abhazya’dan olayı duyan pek çok insan geldi Soçi’de yanıma. Gazeteciler, dostlarım, aydınlar… Hepsi de duruma çok üzüldüklerini beyan ettiler. Bana yapılan bu muameleden utanç duyduklarını söyleyerek af dilediler. Büyük bir ayıp işlendiği söyleyerek dövündüler. Ben de üzülmemelerini, kendilerinin bunda bir suçu olmadığını söyledim. Sözde onlar beni teselli etmeye gelmişti ama ben onları teselli ederek geri gönderdim.
 
Size biz de size geçmiş olsun diyelim sayın Kazan. Bu arada yeri gelmişken bir şey öğrenmek istiyorum, Abhazyayla ilgili yaklaşımlarınız içeriden bir destek görüyor mu?
 
Elbette görüyor. Abhazya’da da mevcut durumdan rahatsız pek çok insan var. Ama ses çıkarmıyorlar. İçeridekiler tarafından korkutuluyor. Yönetimi ellerinde tutanlar Gürcistan’ın Abhazya’yı yutacağı söylemleriyle halkın üzerinde baskı kurarak soygun düzenlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Fakat artık halk bu sözleri dinlemiyor. Nitekim muhalif gruplar seslerini yükseltmeye başladılar bile. 
 
Bu gidişle Abhazya’nın yarınını nasıl görüyorsunuz peki ?
 
Bir kere şu bilinmeli ki Gürcistan Abhazya’yı yutamaz. Bu Gürcistan’ın becerebileceği bir iş değil. Bunu ancak Rusya isterse yapabilir. Şimdi Rusya Gürcistan’dan üç tane askeri üs istiyor. Gürcistan ise vermek istemiyor. Rusya bu talepte bulunurken koz olarak da Abhazya’yı kullanıyor. Bu demektir ki, yarın istediklerini alınca, yani Gürcistan’daki nüfuzunun devamını bir şekilde sağladıktan sonra Abhazya’yı Gürcülere bizzat takdim edecek. Abhazya o zaman bir şey yapabilecek mi? Hiçbir şey yapamaz. İşte o günleri beklemeden Rusya’nın bu oyununu boşa çıkararacak bir çözüm bulunmalıdır. Bu da Gürcistan’la Abhazya’nın bir federasyon oluşturması şeklinde olabilir. Gürcistan buna razı olmak zorundadır. Yoksa kendisi dağılır.  İçeride, Megrel, Ermeni, Azeri, Acara, Oset v.s. bir sürü problem var. Yoksa bunlarla baş edemez. İki taraf içinde çıkış yolu bu olarak gözüküyor.
 
- Peki Güney Kafkasya’ya yerleşmeye çalışan ABD bütün bunlara ne der acaba?
 
- Bakın, Şevardnadze çözüm için bir şanstır. Bunu Şevardnadze hayranı olduğum için söylemiyorum. Peki niçin şanstır? çünkü Batı ülkeleri ve ABD Şevardnadze’ye kıymet veriyorlar ve onu harcamazlar da onun için şanstır. Şevardnadze’nin uygun gördüğü bir çözümü Batı ve ABD’de mutlaka destekler. Şevardnadze’den sonra ise kaostan başka bir şey olmaz.
 
Peki son olarak makro bir bakışla, Kafkasya’nın geleceği için neler söyleyebilirsiniz?
 
Bu konuda kısa konuşacağım. Ben Karadeniz’den Hazar’a Kafkasyalıların tamamının kardeş olduğuna inanıyorum. Onun için kardeşliği bozucu mikro milliyetçi akımlara fırsat vermemeliyiz.
Şayet Rusya demokrat bir ülke olursa özgürlükler artar. özgürlük ise mutluluk getirir. Birlik beraberliğimizi pekiştirici çalışmalar içinde olmalıyız.
(Bu röportaj Ekim 2003 tarihinde İstanbul'da yapılmıştır.)
 

Sizde yorumunuzu eklemek için tıklayın.
Yorumlar
Tüm yorumları görüntülemek için tıklayın.
cihan - istanbul
30 / 11
selam ben cihan baş yaşım 21 istanbul büyükçekmecede otuyorum bende abhazyaya gitmek ve tanışmak istiyorum çünkü bende abhazyalıyım başoğulları'ndayım