Deprecated: Assigning the return value of new by reference is deprecated in /home/kafkasevi/public_html/system/database/DB.php on line 83
Kafkasevi.com
Arama

Camagat’ın En Öndeki İsmi Anlatıyor -2-
ANZOR ASTEMİROV: “YÖNETİM GÜÇLERİ HABERDAR OLUNCA, OPERASYONU ERKENE ALDIK “
Bugün, 13 Ekim’deki Nalçik baskınını gerçekleştiren Camagat’ın üç kişilik lider kadrosunda yer alan Anzor Astemirov’la yaptığımız röportajın ikinci kısmını sunuyoruz.
Erol Karayel
Hacı Bayram Bolat.

-Peki her şey bu kadar olumlu giderken, nasıl oldu da rüzgar birden tersine döndü?

 

- Problemler bu aşamadan sonra başladı. Yani, toplumsal dönüşümde katalizör vazifesi gören Camagat'ın konumu bazı kesimlere büyük rahatsızlık verdi. KBC yönetimi Camagat'ın ciddi bir güç haline gelmesinden son derece rahatsız oldu ve önünü tıkama faaliyetlerine girişti.

 
- Sizce bunun sebebi ne peki?
 

- Bunun tek bir sebebi yok. Bir sebebi, KBC'nin bütün rantını hortumlayan kesimin, yörüngesine oturtamayacağını, diş geçiremeyeceğini bildiği bir gücün ortaya çıkmasından duyduğu rahatsızlıktır.

Bir diğer sebebi, KBC'de artık kökleşmiş olan jandarma rejiminin, muhalif söylemlere, özgün kimliklere tahammülsüzlüğüdür.

Başta bulunanlar, yaşamın her alanında, herkese dayanılmaz baskılar uyguluyorlar. Bu baskı sadece camide değil, okulda, sokakta, işyerinde her yerde, ama her yerde görülüyor ve yaşanıyor. Fakat müslüman kesim üzerinde daha bir aşırı uygulanıyor.

2002-2003'te ülkedeki mescitleri kapatmaya başladılar. Ardından müslümanları işe almamaya, çalışanları da işlerinden atmaya başladılar. Camilere sık sık polis gönderip, imamlara baskı yapıyorlardı. Arkadaşlarımızı polis merkezlerine götürüp nezarete atıyor, aç-susuz bırakıyor, baskı ve işkenceye tabi tutuyor, öldüresiye sopadan geçiriyorlardı. Bir süre sonra göz altılarda kaybolmalar başladı. Başörtülü kızları nezaretlere götürdüler ve buralarda hakaret ederek aşağıladılar. Mesela bir camiyi spor salonuna çevirdiler. Bazılarını tamamen kapattılar. Bazılarını sadece Cuma saatlerinde açtılar. Camilere ayakkabılarla girdiler. Bizlere dayak atarak, hakaretler yağdırarak, "Nerede sizin Allah'ınız? Neden sizi bizim elimizden kurtarmıyor? Varsa neden bizi kahretmiyor" diyerek ibadethanelerimizi, inançlarımızı hiçe saydılar.

2003'te Şamil Basayev Baksan'a gelip, buradan da Piyatigorsk'a geçmişti. Bunu öğrenince adeta çıldırdılar ve faturasını yine biz müslümanlara çıkarttılar. Halbuki bizim ilgimiz de, suçumuz da yoktu.

 

- Peki bütün bu zalimlikleri yapan üniformalılar hep Rus muydu?

 

- Maalesef hayır. Bunları yapanlar Rus değil, hepsi Kabartay polislerdi. İnsanları kemikleri kırılıncaya kadar dövdüler. Sırf aşağılamak için kafalarına haç resimleri kazıdılar. Cam parçalarıyla bağırta bağırta sakallarını traş ettiler.

Beslan olayından sonra da bize yüklendiler. Burada Beslan'ın faturasını müslümanlara ödettiler. Fakat, bütün tahriklerine, baskılarına, zorlamalarına rağmen biz meşruiyetten ayrılmadık. Onların oyununa gelmedik. Bizi doğmadan boğmalarına fırsat vermedik.

 

- Peki hukuk yoluna başvurmayı hiç düşünmediniz mi?

 

- Düşünmez olur muyuz? Devlet Başkanına, Başbakanlığa, savcılığa... bütün ilgili ve yetkili makamlara, her yere yüzlerce dilekçe yazdık. Bunların tüm belgeleri elimizde. Hiç biri, hiç bir şey yapmadı. Hiçbir şey, ama hiç bir şey yapmadı. Aksine, üzerimizdeki baskıları daha da artırdılar. Bütün bu yapılanlar Cemagat'ın lider kadrosunu yer altına inmeye zorladı.

çünkü artık şiddetin dozunu iyice artırmış, yakaladıklarını öldürür olmuşlardı. Kimse bunlara hesap soramıyordu. Bu dönemde bir çok arkadaşımız kayboldu. öyle ki, baskılar müslüman kesimi adeta patlayacak noktaya getirmişti.

 

- Peki bu baskılar niçin sadece sizin üzerinizde yoğunlaşıyordu?

 

- Hayır, sadece bizim üzerimizde değil; bütün halkın üzerinde vardı bu baskılar. Klanın koruması altında olanların dışındaki bütün kesimler baskı altındaydı.

 

- Hangi klan?

 

- KBC'de yönetim bir klanın, yani aralarında kompleks bağlar olan bir menfaat grubunun elinde. Sistemi cebir ve baskı yoluyla ellerinde tutuyorlar, devlet yönetiminde olmanın verdiği yetki ve gücü halka karşı kullanıyorlar. Bu klan ülkenin kaynaklarını sömürüyor, merkezden gelen ödenekleri hortumluyor. Bütün rantı onlar yiyor. KBC'de onlar istemezse kimse ne iş kurabilir, ne de kurduğu işi geliştirebilir. Ya rüşvetinizi verecek onlarla birlikte ve içlerinde olacaksınız; ya da hiçbir şey yapamayacaksınız. Başka bir alternatif yok.

Ticari hayat bütünüyle klanın kontrolünde. ülkedeki bütün içki fabrikaları ve içki ticareti, benzinlikler, para getiren bütün işler klanın elinde. En iyi işadamları dahi KBC'de tutunamadı. Büyük zararlar ederek ülkeyi terk ettiler ve diğer cumhuriyetlere, Moskova'ya gittiler. Sermayesini kurtaranlar kendini şanslı saydı. Kendilerine muhalefet eden kimseyi ülkede barındırmadılar. Ya öldürdüler, ya kovdular.

özgür basının önünü tıkadılar. Ya kapandı, ya bunların borazanı oldu.

Sivil toplum örgütlenmeleri tamamen yok edildi. SSCB sonrasında yapılan ve milli olan ne varsa hepsinin altında imzası olan Adige Xase'yi bunlar yok etti. Klan bu kurumların içini boşalttı ve el koydu. Bunları STK olmaktan çıkarıp, taşeronları vasıtasıyla devlet kontrolüne aldı. KGB Ajanı Hafidze Muhammed'i Xase'nin başına; Nexuş Zavurbi'yi Dünya çerkes Birliği'nin başına geçirdiler. Kimliksiz, davasız kurumlar haline getirdiler. Bütün bu uygulamalar Camagat dışındakileri de patlama noktasına getirdi.

 

- Bütün bunlar Nalçik baskınının sebebi mi oldu yani?

 

- Nalçik'teki saldırı KBC halkının bilinçli bir eylemidir. Bu baskın 5 yıl önce de olabilirdi. Olmamasında Musa Mukojev ve Camagat'ın diğer lider kadrosunun büyük payı vardır. Bütün kışkırtmalara rağmen, hep barışı teşvik eden söylemlerle bunun önünü aldık. Ama sonunda insanlar aşağılanmaktan, işkence görmekten bıktı ve çarpışarak ölmeyi istedi. Yapılan zulümler bu insanlara ölümü sevdirdi. Hiç birinde ölüm korkusu diye bir şey bırakmadı. Onlar bu saldırıyla hayallerini hayata geçirerek, dünyayı kendilerine zindan eden polis, asker ve FSB binalarını hedef seçtiler. 15 noktaya baskın yapıldı, bunların içinde hiçbir sivil şahıs ve kurum yoktu. Vurulan siviller güvenlik güçlerinin kurbanıdır. Cumhuriyetin iç dinamiklerinden haberdar olmayanlar bu eylemi hiçbir şekilde anlayamazlar.

 

- Fakat bu saldırıyı bütün dünya terörist bir saldırı olarak değerlendirdi. Şimdiye kadar zulüm gören mağdur insanlardınız belki, ama bu baskından sonra terörist damgasını yemiş oldunuz. Şimdi durumunuzu daha da zora sokmuş olmadınız mı?

 

- Bir kere bu baskın bir terör eylemi değildi. Kanımıza susamış bazı devlet kurumlarını hedef alan planlı bir nefs-i müdafaa saldırısıydı. Nalçik operasyonunun bize getirdiği taşıyamayacağımız ekstra hiç bir yük yok. Onlar zaten bize şimdiye kadar terörist muamelesi yaptılar. Bu eylem olmadan da extremist, terörist diyerek her türlü kötülüğe muhatap ediyorlardı. Hatta uluslararası terörist bile diyorlardı bizim için.

 

- Bu uluslararası terörist suçlamasının dayanağı, Afganistan'da yakalanıp, Guantonamo'da tutuklu kalan ve bir süre önce serbest bırakılan, aynı zamanda sizin üç kişilik lider kadronuzda yer alan Resul Kudayev değil mi peki?

 

- Şimdi burada büyük bir yanlışlık var. önce onu düzeltmemiz lazım. Bu Resul Kudayev bizim Camagat'taki Resul Kudayev değil, farklı birisidir. Sadece isim benzerliği var. Bu sizin suçunuz değil tabii ki, bunu bilinçli olarak kamuoyuna böyle pompalıyorlar maalesef. Guantonamo'da tutuklu bulunanlar Kabartay asıllı Ruslan Odişev ile Balkar asıllı Resul Kudayev'di. Onlar orada yargılanıp serbest bırakıldılar. Guantonamo'daki Resul Kudayev'in babasının ismi Vladimir'dir; bizim arkadaşımız Resul'ün baba adı ise Cemal'dir. Bunları bilinçli olarak birbirlerine karıştırıyorlar. Balkar olan Vladimir oğlu Resul Kudayev'in Camagat ile herhangi bir ilişkisi yoktur. Ama duydum ki O'na "Nalçik saldırısına katıldım" diye kağıt imzalatmış ve tutuklamışlar. Halbuki evden çıkmaya takati olmayan, Guantanamo'da böbreklerini kaybetmiş, dializle yaşayan bir adam bu Kudayev. Annesi de O'nun günlerdir evde yattığını söylüyormuş zaten ama dinleyen kim? Sırf bize uluslararası terörist suçlaması yapabilmek için bu Kudayev'i de işin içine çekmeye çalışıyorlar.

Guantanamo'daki diğer tutuklu Ruslan Odişev ise ülkesine döndükten sonra gördüğü baskılara dayanamayarak kaçtı gitti. Şimdi nerede olduğunu bilen yok, izini de kaybettirdi. Sonradan müslüman olan ve ismini de değiştiren ünlü Rus yazar Orhan Cemal ve insan hakları savunucusu Valeri Hatajuko bu olayları anlatıp,' bu adamın evden çıkacak durumu yok' diye basında açıkça yazmışlardı zaten.

 
- Peki Nalçik saldırısında çeçenler de yer aldı mı?
 

- Yer aldı diyemeyiz. Birkaç çeçen ve İnguş vardı elbette, mesela birisi İnguş İlyas Gorichanov'du. O çatışmalarda şehit düştü. Diğer halklardan da birkaç kişi vardı, hepsi o kadar. Baskına katılanların hemen hemen tamamı Kabartaylar ve Balkarlardan oluşuyordu.

 
- Şamil Basayev aranızda mıydı?
 
- Hayır, Basayev kesinlikle baskında yer almadı.
 

- Peki bu baskınla ilgili olarak Basayev'le hiç bir ilişkiniz oldu mu?

 

- Daha önce istişare düzeyinde bir takım görüşmelerimiz olmuştu kendisiyle. Baskından da haberdardı. Ama baskını Kabartay Balkar halkı, Camagat mensupları kendi iradesiyle düzenledi.

 

- Bu ne manaya geliyor şimdi? Basayev işin içinde var mıydı, yok muydu?

 

- Söylediğim gayet açık, kendisi ve adamları yoktu, ama bilgisi vardı.

 

- Aranızda hiyerarşik bir bağ var mı peki Basayev'le?

 
- Hayır böyle bir bağ yok. Sadece istişari görüşmeler var.
 

- çeçen savaşına herhangi bir silahlı destek sağlıyor musunuz?

 

- Bu savaş tabii ki hepimizi üzüyor. Camagat'dan kişisel olarak çeçen savaşına katılanlar oldu. Ama Camagat'ın savaşçı sevk etmek gibi bir politikası olmadı.

 

- Nalçik baskınına dönersek, baskın öncesi çıkan Bela Reçka'da ki çatışmaların mahiyeti neydi?

 

- O bir taktikti. Devletin silahlı güçlerinin ilgisini o tarafa çekerek, baskın yapılacak binaları korumasız bırakmak için uygulanmış bir taktik.

 

- Peki sizce bu baskın başarılı oldu mu?

 

- Aslında operasyonu daha sonraki günlerde yapacaktık. Ama yönetim güçleri haberdar oldu ve tedbir almaya başladılar. Biz de hızlı karar vererek operasyonu erkene aldık. Bunun kayıplarımıza tesiri oldu tabii; yoksa daha az zayiat verirdik.

Ama devlet yetkilileri de açıklamalarında kasıtlı yanlış bilgi veriyorlar. Bizim arkadaşlarımızdan ölenlerin sayısı 40-45 civarındadır. Bilinmelidir ki devlet güçleri dışındaki diğer ölenler polisin öldürdüğü sivil vatandaşlardır.

 

- Yaptığınız saldırının Kanukov yönetimine mesaj vermek gayeli olduğuna dair yorumlar var. Buna ne diyorsunuz?

 

- Aslında zor bir soru. Ama bu saldırıdan herkes payına düşen çıkarımı yapmalıdır diye düşünüyorum. Şu bir gerçek ki Kanokov geldi, hiç bir şey değiştirmedi. Ama o yönetime gelirken müslümanlarla yönetim kadroları arasındaki problemi biliyordu. Bunu halletmeye yönelik bir girişimde bulunmadı. Eski hükümet kadrolarını neredeyse aynen muhafaza etti. Kanokov'un sadece ekonomik düşünceleri farklı, Kokov'dan başka bir farkını göremiyoruz.

Kabartay Balkar'daki gerçekleri Dimitri Kozak iyi analiz etmiş ve Klan sistemini deşifre etmişti. Buna yönelik çalışılmalıydı. Biz de aynı şeyleri söyledik ama maalesef sesimizi duyuramadık.

 
YARIN: YERMUK, VEHHABİLİK, V.S.
 

Yorumlar
Henüz yorum eklenmemiş. Yorum eklemek için tıklayın.