Deprecated: Assigning the return value of new by reference is deprecated in /home/kafkasevi/public_html/system/database/DB.php on line 83
Kafkasevi.com
Arama

Camagat’ın En Öndeki İsmi Anlatıyor -3-
ANZOR ASTEMİROV: “MACUN TÜPTEN ÇIKTI, GERİ SOKULAMAZ”

Bugün, 13 Ekim’deki Nalçik baskınını gerçekleştiren Camagat’ın üç kişilik lider kadrosunda yer alan Anzor Astemirov’la yaptığımız röportajın üçüncü ve son bölümünü yayınlıyoruz.

Erol Karayel

Hacı Bayram Bolat

- Anzor, Yermuk Tugayları isimli bir grup, sanal alemde yayınladıkları bir bildiriyle eyleme sahip çıktılar. Ayrıca kullandıkları üslup da çok eleştiri aldı. Bu gurupla organik bir bağınız var mı? Nalçik operasyonunu birlikte mi düzenlediniz?
 
- Yermuk'la hiçbir bağlantımız yok. Daha önce Panki Vadisi'nde bulunmuş ve orada çatışmalara katılmış dört-beş kişinin, Kabartay Balkar'a döndükten sonra kendilerine taktıkları isimdir bu Yermuk Tugayları.
Başları Seyfullah kod adını kullanan Müslim Atayev, geçtiğimiz aylarda Nalçik'te hanımı ve çocuğuyla birlikte öldürüldü bildiğiniz gibi. Belirttiğim sayının dışında da bir tabanı yok Yermuk'un. Toplam sayıları 10 kişiyi geçmez. Sanal alemdeki birkaç bildiriye bakıp insanlar geniş tabanlı bir cemaat zannediyor Yermuk'u ama öyle bir şey olmadığını belirtmeliyim.
Ayrıca bizim onların yazdığı gibi 'kafirleri öldürdük' filan gibi bir söylemimiz de yok. Bu jargonu yanlış buluyoruz. Biz yıllarca din eğitimi aldık, hiç böyle bir söylemimiz olmadı. Biz sadece İslamı doğru anlamak ve doğru yaşamak istiyoruz, bütün isteğimiz bu.
 
- Bu arada Arap ülkelerinden finans desteği aldığınıza dair söylentiler var?
 
- Yalan. Hiçbir yabancı ülkeden bir kuruş finans almadığımız gibi, özel bir irtibata da girmedik. Bağımsız, özgür ve yerli bir hareketiz. Baştan beri de buna çok itina gösterdik. Bu çizgi Camagat'ın politikasıdır. Görüştüğümüz insanlarla bizi edilgen konuma düşürecek hiçbir kurumsal angajmana girmedik. Bazı insanların sadece ilimlerinden, bilgilerinden istifade ettik hepsi bu. Yapılanmamızı ve gelişimimizi kendi iç dinamiklerimizle gerçekleştirdik.
 
- Bir de şu Vehhabilik meselesini sormak istiyorum. İsminiz Vehhabi sıfatıyla birlikte anılıyor sürekli. Siz gerçekten itikaden ve amelen Vehhabi misiniz?
 
- Bu soru için çok teşekkür ederim. Kavramlar bilerek karıştırılıyor. Vehhabi terimini Rusya'da alakasız pek çok şeyi tanımlamak için kullanıyorlar. Gerçek anlamını da doğru dürüst bilen yok. Onlar namaz kılana, sakal bırakana, başını örtene, sisteme karşı çıkana vehhabi dedikleri gibi, soyguncuya, ahlaksıza, hatta narkotik bağımlılarına bile vehhabi diyorlar. Rusya'da vehhabiliğin sabit bir tanımı yok. Bir kere bunu belirlemek lazım.
Siz doğru manasıyla itikadi ve ameli olarak vehhabi olup olmadığımızı soruyorsunuz. Şunu kesin bir dille söyleyebilirim ki cemaatimizin Vehhabilikle uzaktan yakından hiç bir ilgisi yoktur. Biz hepimiz ehl-i sünnetiz ve Hanefi mezhebindeniz. Bizde Vehhabilerin itikatlarından gelen fanatizm yoktur. Diğer mezheplerden olanlara kardeşçe bakıyoruz. Toleransımız çok yüksek. Bir kere azıcık bilgisi olan, kafası çalışan birisi bizim söylemlerimize bakarak hangi mezhepten olduğumuzu hemen bilir.
Biliyorsunuz, Kafkasya'nın doğusuna İslam Araplar aracılığıyla geldi. Ama bize yani batıya Osmanlı üzerinden geldi. Biz İslamın bu ekolüne mensubuz. Bizim dini terminolojimizin önemli bir kısmı Osmanlı literatüründen alınmadır. Din adamlarına efendiden bozma yifend diyoruz mesela, bunun gibi pek çok örnek var bizim dini terminolojimizde...
Aramızda benim de dahil olduğum birkaç kişi Suudi Arabistan'da tahsil gördü diye bunları yakıştırıyorlar ise bilsinler ki aslı yoktur. Hiç birimiz Vehhabi değiliz, hepimiz Ehl-i sünnetiz.
Ayrıca birilerinin yakıştırdığı gibi biz kimseyi Araplaştırmaya da çalışmadık ve çalışmıyoruz. Arap çizgisine de özenmiyoruz. Meselelerimizi hazır Arap içtihatlarına göre yorumlayarak da çözmüyoruz. Biz, İslam'ın hakikatını anlayıp uygulama gayretindeki ehl-i sünnet müslümanlarız. Bunu herkes böyle bilsin.
 
- Yani aynı zamanda yerli bir hareket olduğunuzu mu iddia ediyorsunuz?
 
- Kesinlikle öyle, tamamen yerliyiz. Geleneksel değerlerimize, milli değerlerimize de sahip çıkıyoruz.
 
- Xabzeye nasıl bakıyorsunuz?
 
- Kimse Rusya'nın dezenformasyon faaliyetlerinin etkisinde kalarak bizi uzaydan gelmiş insanlar gibi farklı hayal etmesin. Biz de bu halkın bir parçasıyız ve değerlerine saygılıyız. Bu değerlerle büyüdük. Kurduğumuz İslam Merkezi'nde Xabze hakkında eğitim aldık, eğitim verdik. Halkımızın milli değerlerine hep hürmet gösterdik. Kültürümüzün taşıyıcısı yaşlılarımıza çok hürmet ettik. örneğin Dağıstan'da gençlerle yaşlılar arasında çatışmalar oldu, ama biz buna hiç fırsat vermedik.
Geleneksel değerlerimizin içinde yanlış bir şey varsa, bir şekilde halkımızın yararına düzelmesi için çalışırız elbette, yoksa İslam'ın reddetmediği değerleri biz niçin reddedelim?
 
- Cemaatinize yönelik bir başka eleştiri de devlet gibi davrandığınız yönünde. Resul Kudayev'i kadı tayin etmişsiniz, insanları yargılıyor muşsunuz. Bu doğru mu peki?
 
- Bu da tamamen uydurma. Uyduranı da biliyoruz, KBC müftüsü Pşıhaçe Şef'i'dir bu iftiraların kaynağı. Bunu cemaatimizi lekeleyip, gözden düşürmek için uydurdu. Gerçekle hiçbir ilgisi yok. Kurulduğundan itibaren Camagat çok hızlı gelişti. Yurt dışında ilahiyat tahsili gören Resul Kudayev 2000 yılında aramıza katıldığında Musa ve ben İslam merkezinde ders veriyorduk. Resul uzun yıllar İslami eğitim almış, çok bilgili, yetenekli bir arkadaşımızdı. O sıralar halk yoğun şekilde soru soruyor, çözüm istiyorlardı. Bu sorular miras meselelerinden, borçlara, evlenmeden, boşanmaya, kan davasına ve ticari ortaklıklara kadar çok geniş bir yelpazeye yayılıyordu. Biz İslam kaynaklarına hakim biri olarak Resul'ü bu sorulara cevap vermesi için görevlendirdik. Doğruyu söylemek lazımsa, biz bu görevi Resul'e önerirken kadılık sıfatı kullanarak önerdik, ama Resul bunu daha o anda kesin bir dille reddetti ve bize "sizlerin kadı tayin etmeye yetkiniz yok" dedi. Yapılan işi de hakemlik olarak tanımladı. Zaten kadı sıfatı da daha yayılmadan o gün bizim söylemimizden çıktı.
O zamanlar insanlar bu tür sorunlarını ya devlete başvurarak hukuk yoluyla, ya da mafya yolu ile çözmek zorundaydılar. Halk mafyaya, hukuk sisteminden daha çok güveniyordu. Hukuk sistemi laçka olduğu, çalışmadığı için insanlar devlete güvenmiyordu. Mafya ise her zaman çok verenden yana tavır alıyordu, yani hep güçlünün yanındaydı.
Camagat geliştikten sonra, kulaktan kulağa yayılan çözüm önerileri halkın dikkatini çekti. Meselelerini çözmek üzere insanlar yoğun bir şekilde merkezimize gelmeye başladılar. Yapılan iş sadece hakemlikti. Adil karar vermeye, hak yenmemesini sağlamaya çalışıyorduk. Adaletli çözümü gösterdik ve tavsiyede bulunduk. Biz, bize saygı duyanlara, güvenenlere yardımcı olduk. öyle ki Yahudiler, ateistler dahi problemlerine adil bir çözüm önermemiz için bize geliyordu. Ayrıca çok ilginçtir, cemaat güçlendikçe mafya da geri çekildi.
Ama kendine rakip görerek alenen düşmanlık yapan Pşihaçe Şef'i bu durumu öyle abarttı ki, "onlar devrim yapacak, mahkeme bile kurdular" diye ajitasyonlara girişti. Devlet yetkililerini bize karşı kışkırttı. Ama biz hep soğukkanlı davranmayı tercih ettik.
Ayrıca şunu da belirtmeliyim: Müslümanların arasına fitne sokmak için aramıza çok ajan provokatör geldi. Bizi şiddetin içine sokmak için çok uğraştılar. Kötü niyetlerini sezince cemaati uyardık ve onlarla ilişkilerini keserek selam bile vermemelerini istedik. Bu, atom bombasından daha tesirli oldu. Bu insanlar dışlandı. Peki onlar ne yaptılar? Bizi dini idareye ve devlete gammazladılar. "Bunlar müslümanlar arasında ayırımcılık yapıyor, insanları tefrik ediyorlar" dediler. Hatta bize silah bile çektiler, fakat biz oyuna gelmeyerek bu insanlarla sadece selamı kestik. Bunların yaptıkları bir sürü olumsuz iş de maalesef bize mal edildi o sıralar.
 
- Peki Anzor, Tekrar Nalçik olaylarına dönersek, bundan sonra neler olacak sence?
 
- Herşeyin daha kötü olacağını söylemek için kahin olmaya gerek yok. Yaşananlar Kabartay Balkarla sınırlı kalmayarak diğer Cumhuriyetlere de sıçrayacak ve benzer olaylar olacak. çünkü sistem her yerde aynı çalıştığı için aynı sorunları üretiyor. Geçen gün Adıgey'de mescidden 8-10 kişi aldılar ve dayaktan geçirdiler. Karaçay çerkes'de de benzer şeylerin olması sürpriz olmayacak. Eğer Federal Merkez akıllı politikalar geliştiremezse Cumhuriyetler birbirinden etkilenecek ve 'Kafkasya'nın Filistinleşmesi' yorumu gerçeklik kazanacak.
 
- Yani çatışmalar devam edecek diyorsunuz. Peki, nasıl olacak? Sizler ve diğer insanlar dağa mı çıkacaksınız?
 
- Camagat'ın teşvik ettiği bir politika değil ama tahmin ediyorum bu iş gerilla savaşına dönecek.
 
- Peki sizler buna mani olamaz mısınız?
 
- Hayır,maalesef olamayız. İstesek de olamayız. çünkü bu insanlar artık bizim dur dememizle duracakları noktayı çoktan geçtiler. Büyük bir negatif birikim var üzerlerinde, bunu izale etmek çok zor. Ayrıca yönetimi ellerinde tutanlar da bunu istemiyorlar zaten. Olayları bu noktaya taşıyan hep onlar oldu çünkü. Bugün için diyebilirim ki macun tüpten çıkmıştır, geri sokmak da çok zor.
 
- çok karanlık bir tablo çizdin Anzor. Yani hiçbir yolu yok mu şimdi bu çatışmalara mani olmanın?
 
- Büyük bir halk meclisi toplanır da, onlar müdahale ederse bir ihtimal durdurulabilir. Ama ben yine de çok zor görüyorum.
 
- Son olarak diasporadan eyleminize yönelik eleştiriler ve karşı çıkışlar için ne diyeceksiniz?
 
- Sadece şunu: Biz bugün anavatanda, Türkiye'deki soydaşlarımızın dedelerinin 150 yıl önce yaşadıklarını yaşıyoruz. Belki bizi vatanımızdan atmıyorlar ama aynı zulmü yapıyorlar. Burada baskı görenler yarın Türkiye'ye mülteci olarak gelirlerse kimse şaşmasın. Evet, durum bu kadar vahimdir. Geçtiğimiz günlerde 400 müslüman aile topluca yönetime başvurarak herhangi bir ülkeye hicret etmek için kendilerine yardımcı olunmasını istediler. Neden? Bu insanlar ailelerini, akrabalarını, vatanlarını neden terk etmek istesinler? Nitekim Camagat'ın üç liderinden biri olan Resul Kudayev 2004 yılında ailesini de alarak ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Her bahaneyle tutuklayarak, işkenceler yaparak, baskılar ve tehditlerle normal bir hayat yaşatmadılar Resul'e. Burada kalsaydı öldürülecekti. Bizim de durumumuz aynı. Buradaki insanların önüne bu baskını yapmaktan başka hiç bir seçenek koymadılar. Diasporadaki kardeşlerimizin bunu anlamaları için başka ne diyeyim? Bir an önce Rus dezenformasyonunun etkisinden kurtulmaları için dua etmekten başka bir şey yapamam.
SON

Yorumlar
Henüz yorum eklenmemiş. Yorum eklemek için tıklayın.