Deprecated: Assigning the return value of new by reference is deprecated in /home/kafkasevi/public_html/system/database/DB.php on line 83
Kafkasevi.com
Güzellik Başa Bela!..

SERDAR KIZIK


SOHUM - Bir kentin bu kadar yoğun yeşil dokunun içinde nasıl var olabildiğinin şaşkınlığı ve hoşluğu, mecburi değişikliklere iter insanı ve bazı sorgulamalara.
Türkiye’de betona gömülmüş kentlerin, araç seslerinin, egzoz kokularının insanı olarak, yadırgarsınız ister istemez.
İlk işim cep telefonumun zil sesini değiştirmek oldu Abhazya’nın başkenti Sohum’da.
O kadar çok, değişik ve bilmediğim kuş sesleri vardı ki şehirde...
çalıyor zannedip birkaç kez elime aldığımda telefonu, özlemden ötürü yüklediğim sesi mecburen değiştirdim ve bu durum çok hoşuma gitti.
Hatta, “vay be!” dedim içimden.
Aynı zamanda çocukluk yıllarımda yaşadığım coğrafyalarda kuş cıvıltılarını anımsadım ve bugün eksik kaldığım sesleri...
özlemi...

***

Sohum’daki bu baştan çıkaran cıvıltılara gelince...
Hem doğanın nimeti hem de insan eli diyelim.
Ben görünce, öğrenince çok şaşırdım, siz okuyunca benzer bir şaşkınlığı yaşar mısınız, bilemem...
Karadeniz kıyılarından komşumuz Abhazya’da olağanüstü bir coğrafya, iklim ve onun getirdiği bitki çeşitliliği var. Mesela muz, narenciye ağaçları, okaliptüsler, tropikal bitkiler var. Her yer yeşil ama öyle böyle değil, Derler ya “adam diksen yetişir...”
Kafkas dağlarından gelen serin suların Karadeniz’de buluştuğu kıyılar arasında cennet parçası bir coğrafya. SSCB dağılmadan önce turizmin odağı.
Maksim Gorki’nin, Nâzım Hikmet’in konakladığı, öyküler, romanlar, şiirler döktürdükleri topraklar...
Söylencelere göre bütün halklara dağıttıktan sonra tanrıların kendileri için ayırdığı, sonradan “bizi unuttunuz” diye ortaya çıkan Abhazlara verdikleri topraklar...
Ne var ki sorun buradan başlıyor.
Güzellik başa bela ya!
Yüzyıllardır savaşıyor istilacılara karşı bu halk.
Egemenlerin, sömürgecilerin doymak bilmez iştahlarına karşı boğuşuyor...
“Canlar ülkesi” diye tanımlıyorlar ya kendilerini, olan canlara oluyor.
Sovyetler’in yıkılmasından sonra Gürcistan 1992’de saldırıyor son olarak.
Bir yılı aşkın savaşın ardından her iki taraftan beşer bin can kaybı.
Kafkas halklarının da desteğiyle güçlü bir orduya karşı zafer kazanıyor Abhazlar.
Bağımsızlık geliyor ardından.
Ancak takan yok.
Yıllar süren uluslararası ambargo...

***

Batılı sömürgecilerin etnik enerji koridoru için turuncu devrimle Gürcistan’ı ele geçirmesi, dönüm noktası.
üstüne Gürcüler tıpkı Yugoslavya’daki gibi etnik sorunları kaşıyan küresel güçlerin desteğiyle, 2008’de Güney Osetya’ya saldırıyor. Beş gün içinde Rusya’nın tokadını yiyince işler değişiyor.
Rusya Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyor. Ardından Venezüella, Nikaragua ve birkaç Afrika ülkesi...
Batı ittifakında NATO’da yer alan Türkiye’nin, iktidarın tutumuna gelince...
AKP iktidarı, Türkiye’deki yarım milyon Abhaza, yaklaşık 5 milyon çerkez denilen Adigeler, Kabartaylar, Şapsığlar, Hatukoylara rağmen tanımaya yanaşmıyor.
Kurşun delikleriyle yaralı ocaklarında yaşayan Abhazlar direniyor bugün, yarın eşsiz coğrafyalarıyla dünyanın sayılı turizm ülkelerinden olmak için... 

__________________

CUMHURİYET, 13 Mayıs 2014