Deprecated: Assigning the return value of new by reference is deprecated in /home/kafkasevi/public_html/system/database/DB.php on line 83
Kafkasevi.com
Seni unutmayacağız Erol (Olçak) abi...


BAYRAM ZİLAN


En son İzmir'de görüşmüştük...
Ak Parti, "7 Haziran" seçimlerine hazırlanıyordu. Davutoğlu'nun günde 3-4 il mitingi yaptığı bir dönemdi.
 Habertürk'ten Nihal Bengisu Karaca ve Vatan'dan Murat çelik ile Esenboğa'dan Skorsky helikopterlerle Karabük'e, ordan Sakarya'ya, ordan Kocaeli'ye, ordan da İzmir'e Davutoğlu'yla il mitinglerine gitmiştik. 1 günde 3 il mitinginden sonra 4. ile, İzmir'e geçmiştik. Erol abi'yle İzmir'de karşılaştık. Ertesi gün Manisa ve İzmir Mitingleri olacaktı. O gece, 03:00'e kadar otelin lobisinde Erol Olçak ile sohbet ettik.
Bir dehaydı Erol abi...
Henüz 7 Haziran'a günler vardı. Bize Ak Parti'nin tek başına iktidar olmayı kaybedeceğini söylüyordu. İtiraz ediyorduk. İnanmıyorduk. Bazı hatalar yapıldığını, ancak bu hataların telafi edilmesi halinde sıkıntı olmayacağından dem vuruyorduk. Erol abi, "hayır" diyordu. "Ben illerde seçmenlerin gözlerine baktığımda bunu görüyorum" diyordu.
Masada, Nihal Bengisu Karaca, Murat çelik, Hatem Ete, Başbakan Müsteşarı, Erol Olçak ve İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık vardı.
Erol abi, "bakın, ne olacağını anlatayım" diye girdi söze. "8 Haziran sabahı, Ak Parti, tek başına iktidarı kaybetmiş olarak uyanacak. Herkes bunu bir "şer" olarak yorumlayacak. Ama ben bunun hayırlı olacağına inanıyorum. Herkes yeniden düşünme fırsatı yakalacak. Seçmenler de yeniden düşünecek. Kimse Ak Parti ile koalisyona yanaşmayacak. Ak Partisiz bir Türkiye'nin neye mal olacağını herkes görecek" demişti. Ardından: "kısa süre sonra tekrar seçime gitmek zorunda kalacağız" diye eklemişti. "İşte o zaman Ak Parti yine tek başına iktidar olacak" demişti. Söylediklerine kendi payıma pek inanmamıştım. Koalisyon ihtimalinin çıkacağını pek düşünmüyordum.
Erol abi, "ben Hoca'nın yerinde olsam, iktidarın anahtarını muhalefetin eline veririm, hadi alın kurun koalisyon hükümetini de millet sizi bi görsün derim" demişti. Bu muhalefetten bir ittifak çıkmayacağını çok iyi biliyordu. Kurulsa bile ömrünün 3 ay olacağını, bu yüzden erken seçimin her halükârda kaçınılmaz olduğunu söylüyordu. Sonra ertesi günkü mitinglerde ayakta kalabilmek adına odalarımıza geçmek için masadan ayrıldık.
Aylar sonra, Erol abinin o gece masada anlattığı herşeyin tek tek gerçekleştiğini görmenin şaşkınlığını yaşadım.
Ak Parti'yle koalisyon kurmaya yanaşmadı muhalefet. Kendi aralarında da kuramadılar. Tam da Erol Olçak'ın dediği gibi oldu herşey. Mecburi erken seçime gittik. 7 Haziran'dan sonra oluşan tabloyu iyi idrak eden, siyasi partilerin davranışlarını ajandasına not eden seçmen, cebanını 1 Kasım'da verdi. Ak Parti'yi tekrar tek başına iktidara getirdi.
İşte böyle bir dehaydı Erol Olçak.
Ak Parti'nin 2002'den bu yana reklam çalışmalarını yürüten bir 'beyin'di.
Tv'lerde gördüğünüz Ak Parti reklamlarının, şehirlerinizde gördüğünüz bilboardlara asılan afişlerdeki sloganların "baş mimarı"ydı.
Ak Parti ile başlayan "Anadolu Direnişi"nin mutfağındaki önemli isimlerden biriydi.
Dosdoğruydu. Sırat-ı Müstakim'de gidiyordu.
Şehadeti de öyle oldu. Sırat-ı Müstakim'de hayatını kaybetti.
Halkın parasıyla alınan silahların namlusunu halka çeviren alçakların kurşunlarıyla şehid oldu.
Anadolu Direnişi'nin tam göbeğinde şehid oldu.
Yanında oğlu da vardı.
Oğlu da onun izinden gidiyordu.
Babası gibi, yepyeni bir Türkiye hayali kuranlardandı Abdullah.
Babası gibi o da "direniş"in ortasında şehid oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sevdiği, güvendiği bir isimdi Erol Abi.
Ak Parti'nin isim babasıydı. Siyasi iletişimde Türkiye'de sayılı isimlerden birisiydi.
Ak Parti camiası Erol abisini kaybetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, haberi ilk aldığında gözleri dolmuş, çok derinden sarsılmış.
Bu kutlu yolculukta ne çok şehadet haberi aldın Reis...
Kaç arkadaşını kaybettin. Kaç dostunun ölüm haberini verdiler sana...
Her defasında yıkıldın. Ama halkın için, ümmet için, yıkıldığın yerden tekrar ayağa kalktın her defasında.
Sen üzülme, yıkılma, dik dur.
Sen dik dur ki, Erol Abi'lerin, Abdullah'ların uğrunda şehadet şerbeti içtiği bu dava, bu sancak dik dursun.
Sen ayakta kal ki, Ankara ayakta kalsın.
Kudüs, Beyrut, Erbil, Gazze, Arakan, Somali, Saraybosna ayakta kalsın.
Ve sen Erol abi...
Bil ki, senden sonra bu halk bütün tankları teslim aldı, bütün darbecileri püskürttü. Yönetime tekrar el koydu.
Senin elindeki sancak düşmedi, halkın elinde şimdi...
Gözün arkada kalmasın!
Davan, direnişin, davamızdır, direnişimizdir.
Yıkılmadık, yıkılmayacağız!
Dimdik ayakta kalacağız!
Namerde, namussuza, zalime, alçağa, seni kurşunlayan piyon askerlere karşı biz kazanacağız!
Zafer bizimdir!