Arama

Ruslar Nasıl Bakıyor?
Kafkasya Meselesi Üzerine

Bazı arkadaşlarım, Sergey Arakçeyev davasından sonra Albay Budanov’un ölümü ve Kafkasya’nın geneliyle ilgili son olayların köşe yazılarında niçin ele alınmadığını sordu.

Bu arada bu son olaylar vesilesiyle hem medyada, hem de sanal alemde Kafkasya’yı Rusya’dan gönüllü olarak ayırma konusu gündeme geldi. Tabii ki ilk söz konusu olan çeçenistan’ın Rusya’dan ayrılması. Liberallerden milliyetçilere kadar çeşitli zıt gruplar, bu konuyu gündemlerinden düşürmüyorlar. Bu insanların Kuzey Kafkasya’yı Rusya’dan ayırmaya gönüllü olmasının temel sebebi, Kafkasya’dan gelenlerin Rus yerlilerin yaşadığı bölgelere göçü ve etnik suçlar işlemesi.

Kafkasya’yı Rusya’dan ayırma konusunun medyada bu denli hararetli bir biçimde konuşulması, uzun zaman önce vardığım bir kanıyı doğrular nitelikte: Vladimir Putin’in “kanlı rejimi”, muhtemelen tüm Rusya tarihinin en yumuşak rejimidir. Zira bazı vatandaşlar cezaya çarptırılmaktan veya hapse atılmaktan korkmadan, Rusya’nın toprak bütünlüğünü kaybetme ihtimalini alenen tartışabiliyorlar.

Sırayla gidelim ve önce ayrılıkçılıkla başlayalım.

1996 yılında Rusya çeçenistan’dan çoktan çıkmış ve çeçenistan fiilen bağımsız olmuştu. Bunun sonrasında bilindiği gibi Dağıstan istila edildi. Ayrıca korkulan senaryonun gerçekleşmesi durumunda savaş Krasnodar ve Rostov’a kadar gelebilirdi. Senaryo gerçek oldu; hepsi Rusya’nın asi çeçen Cumhuriyeti’ni uzun süre fark etmemesi yüzündendi. Gelişmeler, eski bir kuralı doğrular nitelikteydi: “Eğer savaşla ilgilenmezsen, er ya da geç savaş seninle ilgilenir.”

Şunu da hatırlatmak gerekir ki, fiilibağımsızlığı zamanında çeçenistan toprakları etnik suçların merkezi haline geldi. Rusya’nın küçük ve büyük iş camiası Rus haydutlarla çoğunlukla anlaşmaya varabiliyordu; ama Kafkasyalılarla anlaşmak hayli zordu. Problem, Vladimir Putin tarafından başarıyla çözüldü. Putin’i Kremlin’e çıkaran da bu başarı oldu. Ancak çözüm için Rusların kan vermesi icap etti. Şu halde eğer Kafkasya’yı Rusya’dan ayırırsak, o zamanlar boşa kan döktüğümüzü kabul edip ölülerimize ihanet etmiş oluruz.

Eğer çeçenistan resmen bağımsız bir devlet olursa, Rusya adeta ikinci bir Gürcistan’a sahip olacak. Ki bu devlet aynı zamanda hem Batı’nın, hem de Kafkasya’daki İslamcıların öncü gücü olacak. Tabii ki, Kafkasya'ya, çeçenistan’a bağımsızlık vermenin ülkemizin en ezici askeri-politik yenilgisi olacağı da düşünülüyor. çünkü bu şekilde her cinsten ayrılıkçının önü açılmış oluyor.

Ayrıca bağımsızlık, mevcut çeçen Cumhuriyeti yönetiminin ve yönetime yakın olan kişilerin zorla görevden alınması demek. Bu da ‘ihanet’le aynı anlama geliyor. çeçenistan’ın Rusya’dan ayrılması; Moskova’nın çeçenistan’dan elini çektiğini, artık Moskova’yla iş yapılamayacağını, mevcut Rus yönetiminin ilk ve son SSCB devlet başkanlarının üzücü çizgisinde devam edeceğini herkese gösterecek. Sonra Başkırdistan ve Tataristan’ın egemenliği söz konusu olacak. Bu gidişle ‘Sibirya Cumhuriyeti’ ve ‘Moskova’yla başbaşa kalmamız uzak ihtimal değil.

Şimdi biraz da etnik suçlardan bahsedelim. Memurlar ve güç odakları arasında rüşvetçilik olmasaydı, suçların bu kadar ciddi bir problem haline gelme ihtimali zayıftı. Ayrıca iktidarımız, Anayasada uygun değişiklikler yapıp da Rusya devletinin kurucu milletlerini ilan edecek ve Ortodoksluk ile geleneksel İslam’ın rolünü vurgulayacak politik iradeyi ortaya koyamadı. Bu sorunlar çözülseydi iyi olurdu.

Elbette bu çözümler liberal modernleşmeye pek uymuyor; ancak kim demiş Rusya’daki modernleşme tamamen liberal olacak diye? Liberal partilerin Devlet Duması’na girmesi için baraj özellikle % 7’den % 3’e indirilmek isteniyor (Şu anda bariyer % 7 olduğundan, parlamentoya sadece 4 parti girebiliyor. Pek çok halk tabakası parlamentoda temsil edilemiyor. Bu yüzden partiler için % 3’lük barajın daha demokratik ve adil olacağı düşünülüyor. Gerçek liberal partiler, mesela “Yabloko” şu anda parlamentoda değil. çünkü seçimlerde oyların % 7’sini alamıyor. Bu yüzden eğer baraj % 3’e düşürülürse hem bu parti hem de diğer liberal partilerin Devlet Duması’na girme şansı olur), ancak Rusya’da, bizim toplumumuzda, liberal düşünceler hiç popüler değil ve liberalizmin buradaki anlamı muğlak olup dünyadakinden farklı anlaşılıyor (Muğlak, çünkü 1990’lı yılların başında liberaller düşüncesizce yaptıkları reformlarla halkı hayal kırıklığına uğrattılar. Ayrıca Rusya’daki Liberal Demokrat Parti liberalizme zıt değerleri savunuyor).

üniversitenin Sosyal Bilimler Fakültesi’nden mezun olan herhangi biri derslere ara sıra katılmış olsa bile, kapitalizmin farklı ülkelerde çok farklı biçimlerde uygulandığını bilir. Ne Japonya Almanya’ya; ne de Almanya ABD’ye benzer. Elbette ki, Rusya’nın da kendine has bir kapitalizm modeli olmalıdır. Bu modeli, tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi, önemli ölçüde toplum belirler.

Rusya, Batı Avrupa ya da ABD değildir. Kazakistan ve çin’in modernleşme tecrübeleri ise fazlasıyla incelenmeye değer. Yalnızca Sovyetler zamanında okullarda okutulan tarih kitaplarını okumakla yetinmemiş olanlar bilirler ki, Rusya ‘Altın Orda’ devletinden ayrılmış, ülkemizi Aleksandr Nevskiy ile Cengizhan’ın torunu Batı Han kurmuştur. Ayrıca Bozkır İmparatorluğu’na ait eski bir kanunda der ki: “Hangi soydan geldiğin önemli değil; önemli olan, Han’a nasıl hizmet ettiğindir”.

Kısaca, ‘Yeni’ dediğimiz şey, unutulmuş eskilerin gün yüzüne çıkmasından ibarettir.

______________________________________________

Kaynak: www.finam.info

Yazan: Aleksandr Razuvayev

çeviren: Zeynep Kuşba





Sizde yorumunuzu eklemek için tıklayın.
Yorumlar
Tüm yorumları görüntülemek için tıklayın.
Kurshloy - konya
13 / 08
Rusların Kafkasyayı ve Kafkasyalıları artık uzak ve kaybetme ihtimallerinin giderek çoğaldığı bir ortamda Kafkas milletlerinin değişen dünyaya hazır olması gerektiğinin ön belirtilerini okuyoruz. Artık her an rüzgar Rusya'nın tersine esmek üzeredir. Bütün dünyaya attığı o güçlü devlet palavralarını daha fazla sürdürecek durumu yok. Bu nedenle de hiçbir zaman hazır olamadığımız şanslardan birini daha kaybetme riskini bi kenara bırakıp akılcı bir biçimde hazırlanma zamanıdır!