Arama

26 Ağustos 2011


Richard Berge(*)

26 Ağustos 2011 tarihi, hem Rusya’nın üç yıl önce Abhazya’yı bağımsız bir devlet olarak olarak tanıyışının yıldönümüne; hem de “ayrılıkçı bölgeler”den Abhazya'nın müteveffa son devlet başkanı Sergei Bagapş’ın halefini belirlemek için aniden yapmak zorunda kaldığı başkanlık seçimlerinin yapılacağı güne işaret ediyor.

2008 Ağustos Savaşı’nın yıl dönümünde, Kafkasya medyası ve yorumcuların çoğu Gürcistan ile “ayrılıkçı bölgeler” Abhazya ve Güney Osetya arasındaki çatışmaya değil de, daha çok Gürcü-Rus ilişkilerine ve bu iki ülke arasındaki anlaşmazlıklara odaklandı. Gürcistan ve müttefikleri bu iki bölgeyi hep “hiç bir anlamlı siyasi sürecin yaşanmadığı kara kutular” olarak gördü. Bu iki bölgeyi tanımlamak için sürekli “işgal edilmiş bölgeler” ve “kukla rejimler” gibi küçültücü sıfatlar kullanmayı alışkanlık haline getirdi. Ancak, bu “ayrılıkçı bölgeler”, özellikle de Abhazya’daki siyasi konular üzerinde ciddi araştırma yapmış biri, yukarıdaki tanımlamaların en iyi ihtimalle yanıltıcı olduğunu; en kötü ihtimalle de düpedüz yanlış olduğunu rahatlıkla kanıtlayabilir.

Abhazya’yı örnek verecek olursak, “işgal edilmiş” terimi gerçeği yansıtmamaktadır. Zira Rus birlikleri, ne bölgeyi işgal etmek, ne bölgede devriye gezmek, ne de halkın güvenliğini sağlamakla görevli değildir.

Abhazya kendi fiili devletine, kanun yapma gücü olan bir parlamentoya ve onları uygulamak için seçilmiş bir devletbaşkanı ile yürütme erkini içeren devlet kurumlarına sahiptir.

Abhazya’da çalışan gazetecilere ve sivil toplum kuruluşlarına göre bu bölge aynı zamanda canlı bir toplumsal hayata, siyasi muhalefete ve medyaya da sahiptir.

Ayrıca Abhazya seçimleri, eski Sovyet bölgeleri içerisinde gerçekten seçenek çeşitliliği olan ve sonucu önceden tahmin edilemeyen nadir devletbaşkanlığı seçimlerinden biri olarak görülüyor. Bunun bir sonucu olarak Abhazya, 2010 yılında özgürlük Evi tarafından Gürcistan ile aynı kategoride “kısmen özgür” bir bölge olarak tanımlanmıştır.

Aynı şekilde “kukla rejim” sıfatı da Abhazya için çok doğru bir sıfat değildir. Zira Abhazya, Abhazyalı seçmenlerin 2004 başkanlık seçimlerinde, sivil savaş tehdidi ve ağır Rus ekonomik ve siyasi baskısı altındayken bile Moskova tarafından öne çıkarılan aday yerine, Moskova'nın desteklemediği adayı -son başkan Sergei Bagapsh- başkan olarak seçtikleri bir yerdir.

Aynı zamanda Abhazya, Rusya tarafından bölgedeki sosyal ve siyasal hayatı etkilemek için yapılan çok sayıda girişime karşı da direnmiştir. Bu direnişlerin en önemlilerinden biri, 2011 ilkbaharında, Abhazya’nın kuzeybatısındaki 160 kilometre karelik bir alanı 2014 Soçi olimpiyatlarına hazırlık için Rusya’ya transfer etmeyi reddetmesidir.

Ayrıca aynı yıl halk, kiliseye kendi rahiplerini atamak ve kilisenin Abhaz dilinde hizmet vermesi için Rus Ortodoks Kilisesi’nden bağımsızlığını savunmak maksadıyla New Athos manastırında toplantı yapmıştır.

Dış politikaya gelince...

Abhazya Kremlin’in bir parçası da değildir. Mevcut başkanlık seçimlerinde yarışan, aralarında eski Moskova korumasındaki Raul Hacimba'nın da bulunduğu üç adayın hepsi sürekli Rusya ile iyi ilişkilerin olmasının önemine dikkat çekmelerine rağmen, aynı zamanda Abhazya’nın Avrupa ve Batıda –uygun şartlar altında- Gürcistan ile temaslarını çeşitlendirmesine de önem vermişlerdir.

Paradoksal olarak, Batının ve Gürcistan’ın uzun yıllardır takip ettiği ve 2008 Ağustos Savaşı’ndan bu yana daha da yoğunlaşan bir şekilde Abhazya’yı izole etme ve önemsememe politikası, Abhazya’daki siyasal olaylar üzerinde Gürcü ve batılı etkisinin hemen hemen sıfırlanması ve Gürcistan ile “ayrılıkçı cumhuriyetler” arasındaki tartışmanın müzakereli bir çözüme ulaşması ihtimalinin de uzaklaşmasıyla sonuçlandı.

Hem Batı, hem de Gürcistan, 2008 Ağustos Savaşı’nın yıl dönümünü ve Abhazya’daki seçimler vesilesiyle, “ayrılıkçı cumhuriyet” algılamaları ve onlara yaklaşımlarını yeniden değerlendirmeli; bu bölgelerdeki nüfuzları ve fiili otoritelerini yeniden inşa etmek için bunu bir fırsat olarak görmelidirler. Aksi takdirde, Güney Kafkasya’da kalıcı bir barış ve istikrarın sağlanabileceği ihtimalini kanıtlamak zor olabilir.

________________________________

(*) Richard Berge lisansını Londra üniversitesi Ortadoğu ve Afrika Araştırmaları Okulu’nda Siyaset ve Gürcü Dili alanında; mastırını Londra üniversitesi Akademisi (UCL) Orta Avrupa ve Slav Araştırmaları okulunda Siyaset, Güvenlik ve Entegresyon alanında yapmıştır. 2009 yılında Azerbaycan’ın Bakü eyaletinde Norveç elçiliği için; 2010 yılında Gürcistan’ın Tiflis eyaletinde Avrupa Azınlık Sorunları Merkezi için çalıştı. Her iki ülkede de insan hakları, bilgi özgürlüğü ve azınlık hakları konularına odaklandı. Berge şu anda Abhazya’daki Ermeni azınlığın siyasi durumu üzerine yazdığı mastır tezini yayınlamaya hazırlanıyor.

çeviri: Elif Kuşba


Yorumlar
Henüz yorum eklenmemiş. Yorum eklemek için tıklayın.