Deprecated: Assigning the return value of new by reference is deprecated in /home/kafkasevi/public_html/system/database/DB.php on line 83
Kafkasevi.com
Arama

Kafkasya İzlenimleri -3-


Murat özden
murathabracu@hotmail.com

27 Ağustos 2011 Cumartesi.
Balkondan Maykop'a bakıyorum.
Saat 11.00 olmuş arkadaşlarım hala uyuyor.  Saat 06.00 da yattığımız için henüz dinlenebilmiş değiliz.

Düşünüyorum... Neden tarifsiz duygular içindeyim?
Neden gelmiştik biz bu şehre  ?
Evet biz buraya bir arayış sonucu gelmiştik.
Bizim Türkiye'ye götürüp muhafaza edemediğimiz kültürümüzden ve ulusal varlığımızdan geriye burada ne kalmıştı, biz bunu merak ediyorduk. Bunun peşindeydik.

Benim ve arkadaşlarımın ne yemede, ne içmede, ne eğlencede, ne de rantta gözü yoktu. Amacımız köklerimize ulaşmak ve sarılmak...

Burada yaşatılabilmiş kültürümüzden ve ulusal varlığımızdan
diasporaya ne taşıyabiliriz, diasporadan anavatanımıza nasıl bir katkı sağlayabiliriz biz bunun peşindeydik ve buna kafa yoruyorduk.
Nitekim bu yazı dizisinde de duyduklarımızı ve okuduklarımızı değil, gördüklerimizi ve hissettiklerimizi aktarıyoruz sadece.
...

İçeri giriyorum ve "Haydi kalkın, buraya uyumaya gelmedik" diye adeta komut veriyorum yatanlara. Herkes esneyerek uyanıyor. Otel yerine ev tutmamızın nedeni daha ekonomik olacağını düşünmemizdi. Kahvaltı ve yemek probleminin önemli bir bölümünü evde çözeceğiz.
Ramazanın son günlerini yaşıyoruz.

Ben, Yılmaz Amca ve Orhan sağlık nedenleriyle seferiyiz.

Ergun ve Vahdet oruçlular.
Kahvaltılık bir şeyler almamız lazım. Evin yakınında 24 saat açık büyükçe bir market var. Market Ruslara ait. Biz ise hiç Rusça bilmiyoruz. Personel de Adıgece ve Türkçe bilmiyor. İşaret diliyle anlaşıyoruz. Hepsi tamamda ancak pul biberi bir türlü tarif edemiyoruz. Gelen Adiğe bir müşteriyi devreye sokuyor market görevlileri. Fakat bizim Adığe'ye de bir türlü tarif edemiyoruz pul biberi. Sonra anlıyoruz ki pul biber Maykop yemek kültüründe yok. Ama Adığeceyi konuşan birine rastlamış olmak bizi mutlu ediyor. Pul biber sorununu Türkiyeden anavatana yerleşen yan komşumuz Dzıbe Osman'ın eşinden alarak çözüyoruz sonunda.

Mükellef bir kahvaltıdan sonra Maykop'un içine dalmak için sabırsızlanıyoruz. Diğer evde kalan arkadaşlarımızla buluşup bugünü planlama yaparak geçirecektik. Ama ilk plansızlığımız baş gösteriyoe. Telefonlarımız
iptal olmuştu ve biz onların kaldığı yerin adresini de almamıştık.

Telefon elzemdi, acilen çözmeliydik.

...
Bu arada ekibimizin diğer evde kalan üyelerinden bahsedeyim biraz.
Davut Huaj, Reyhaniyeli bir arkadaşımız. Soy isminden de belli olduğu gibi Huaj sülalesinden. Büyük bir şirketin muhasebe departmanında çalışıyor. Anavatanı daha önce iki kez ziyaret etmiş, bu ziyareti üçüncüsü oluyor. Gezimizin rehberi de O. Bu ziyarette oturum izni için müracaat edecek.

Tevfik Baytam,Uzunyayaylalı  Kaberdey bir kardeşimiz. Tanbiy sülalesinden. öğretmen olup bir okulda müdürlük yapıyor. Dernekteki dil kursunun ve müzik kursunun en kıdemli öğrencilerinden.

Mesut Timurlenk arkadaşımız Eskişehirli. Mamış sülalesinden. O da eğitimci. İşitme engellilere yönelik eğitim veriyor. Dil kursunun en başarılı öğrencilerinden.

Dursun Şahin Tokatlı. Şıbzıko sülalesinden. Askerlikten malulen emekli ve güvenlik işiyle ilgileniyor. Grubumuzun en sessiz elemanı. çok dinleyen ve ilginç sorularıyla dikkat çeken bir arkadaşımız.
...

Telefon kartımızı değiştirip, Rusya'da çeken bir telefon edinmemiz lazım. Ama derdimizi bir türlü anlatamıyoruz. Bu şehirde rastladığımız her dört kişiden biri Adiğe. Baktığımızda kimin Adiğe, kimin Rus olduğunu hemen anlıyoruz. Soru sorduğumuz kişiler Adiğece biliyor ve cevap veriyor. Bu geçen sürede “galiba aradığımız şey yerinde duruyor” hissi yaratıyor bizde.
Parfümeri dükkanı işleten bir Adiğe kadın bizi telefon ofisine yönlendiriyor. Orada bize yardımcı olmak istiyorlar. Ancak yabancıların telefon kartı alabilmeleri için orada yaşayan birinin kefil olması gerekiyormuş. Telefon kartı almaktan vazgeçip Dişeps'e gitmeye kara veriyoruz. Aksilik Dişeps'in de adresini bilmiyoruz. Bildiğimiz, Maykop parkına giden cadde üzerinde olduğu. Maykop parkını soruyoruz ve o tarafa yöneliyoruz.
Bir dükkanın vitrinine bakarken bir ses uzaktan “Murat, Murat!” diye sesleniyor. Dönüp bakıyorum, Yalovalı arkadaşımız Doğan Yüksel.
Gelin diye işaret
ediyor.

Yanına gidiyor ve "Biz Dişepsi arıyoruz” diyorum.

“Burası yahu” diyor eliyle göstererek.

Birbirimize sarılıyoruz büyük bir içtenlikle.

çaylar söyleniyor.

Türkiyeden ve diğer diyaspora ülkelerinden gelen birçok kişi var. Sırayla tanışıyoruz.
Bu arada Adıgeyin Kültür Bakanı çemişo Gazi de geliyor.

Büyük bir saygıyla masamıza davet ediyoruz.

Sohbet ilerliyor, Gazi akrabalarımızın olduğu yerleri hepimize tek tek söylüyor. Benim akrabalarım Habraçüler Askalay köyünde imişler

Vahdet Şahal arkadaşımız da büyük bir merakla akrabalarını arıyor. Vahdet ben Şapşığım ve Şahallardanınm diyor. Ama çemişo Gazi Şahalların Şapsığ değil de Nathuay olduğunu olduğunu söylüyor kendisine.

Vahdet 50 yıldır Şapsığ kimliğiyle yaşamış biri olarak buna inanamıyor.

“Bu söylediğin bir yerde yazıyor mu?” diye soruyor Gazi'ye.

çemişo da hemen Dişeps'in bitişiğindeki kitapçıya gidip elinde bir kitapla dönüyor. Adığelerin Kabile ve sülaleleri üzerine yapılmış bir araştırma kitabı. Şahaller Natuhayların içinde gösteriliyor.

Vahdet gerçeği kabullenip, kitabı alıyor, Türkiyede akrabalarına göstermek için.
çetav İbrahim Dişeps'in kurucusu. Biz gittiğimizde kafede yoktu. Gelince büyük bir içtenlik gösteriyor ve bize ikramlarda bulunuyor.
Daha sonra çetav İnal, Mehmet Yediç, Mevlüt Atalay geliyorlar. Xoade Adnan ve Açmüj Hilmi de masaya dahil oluyor.

Uzun ve içten sohbet yapıyoruz.

...
Maykop parkını geziyoruz sonra. Gerçi Maykop'un her tarafı park gibi yeşil. Ama gerçekten havuzuyla ve çalan güzel müzikleriyle mutlaka görülmesi gereken bir yer Maykop Parkı. İnsanlar akın akın gezmeye geliyorlar.
Tekrar Dişeps'e dönüyoruz. Grubumuzdaki diğer arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Akşam yemeğini Dişeps'te yiyip, saat 10.00'da kapanıncaya kadar sohbet ediyoruz.
Bu arada rehberimiz Davut yarın Leğanakeye gideceğiz diyor.
Arabayla eve bırakıyorlar bizi.

Yol yorgunluğunu üzerimizden atamadığımız için erkenden uyuyoruz.

(Devam Edecek)













Yorumlar
Henüz yorum eklenmemiş. Yorum eklemek için tıklayın.