Arama

Kafkasya İzlenimleri  -8-

Murat özden

1.9.2011, Perşembe
Bugün bayramın üçüncü günü.
Yorgunluk emaresi yok üzerimizde. Sarı Gazelle minibüse binip uzun
yolculuklar yapmayınca dinç oluyoruz.

Maykop şehri zaten bir park adeta baştanbaşa. Bu hava, oksijen fazlalığı insanı dinç tutuyor. Erkenden uyanıyor gezi notlarımı toparlıyorum.
Bugün gezimizin rehberi, Yediç Batıray özbek ağabeyimiz.

Saat 10.30 da çeraşe Tembot Enstitüsü'nde buluşacağız.


Yine mükellef bir kahvaltı hazırlıyoruz elbirliğiyle.
çok esprili ve neşeli günler geçiriyoruz. Aynı evi paylaşanların 35 - 40 yıla yaklın dostlukları olunca bu kaçınılmaz oluyor. Semerkovun bini bir para desen yeridir.
Saat 10.30'da tüm ekip çeraşe Tembot Enstitüsü'nde toplanıyoruz. çeraşe Tembot Enstitüsü şehrin merkezi yerinde bulunuyor. Büyük bir binası mevcut. Adığe dili, edebiyatı, tarihi ve folkloru üzerine bilimsel çalışmalar yapıyor. Kadroları ve finansmanı devlet bütçesinden karşılanıyor. Yediç Batıray özbek bize enstitünün çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgiler veriyor. Necdet Hatam da toplantıya dahil oluyor. Aramızda uzun sohbetler ve tartışmalar yapıyoruz.
Oradan çeraşe Tembot Müzesine geçiyoruz yürüyerek. çeraşe Tembot Müzesi, Adığe edebiyatının kurucularından çeraşe Tembot'un 100. doğum günü anısına kurulmuş. Yazarın oturmuş olduğu evin alt katında oluşturulmuş. Yazarın kitapları, hakkında çıkan yazılar, resimler, filmler, aldığı ödüller, kişisel eşyaları ile son derece anlamlı bir müze oluşturulmuş. İki kadın çalışanı mevcut. Bize uzun uzun ve ayrıntılı izahat veriyorlar. Ve müzeye gözleri gibi bakıyorlar. Heryer pırıl pırıl.  
İster istemez düşündüm. Herhalde büyük devlet olmak böyle birşey olmalı dedim. Beş milyon çerkes'in yaşadığı Türkiye'de böyle ölümsüz eserler yazacak romancılar yetişmesi bir tarafa, Adığece doğru dürüst okuma yazma bilen sayısı bile son derece sınırlı.
Bir taraftan arkadaşım Orhan Halman'a bakıyorum. O da şimdi bir müze kurmaya çalışıyor. Ama ne kadar maddi zorlukların içinde olduklarını da biliyorum. Türkiye büyük devletler gibi hareket edip, farklılıklarını zenginlik olarak görse, Orhan'ın müze projesi pozitif ayrımcılık görür ve devlet
tarafından desteklenirdi. Müzeyi bir biçimde oluştursan bile çeraşe Tembot müzesinin görevlileri gibi profosyonel müzeciler tarafından korunmak zorunda. Türkiye Devleti Düzce'de kurulmakta olan çerkes Müzesi için iki kişilik kadro tahsis etse ne kaybeder? Tam tersine çok şey kazanır.
Saygınlaşır. Ama nerede o anlayış.
çeraşe Tembot müzesindeki incelemelemiz bitince Adığe üniversitesi kütüphanesine gidiyoruz. Kütüphanenin Direktörü Semen Rahmet Adığe Alfabesinin ve edebiyatının oluşumuyla ilgili çok değerli bilgiler veriyor. çok değerli eski kitapları inceliyoruz. Düzce'deki çerkes müzesi için kopyalama imkanı bulduğumuz materyellere sahip olduk.
üniversitedeki programımız bitince döner yemek fikri geliyor bir arkadaşımızın aklına. çetaw İnal'ın inşa ettiği Galeria'nın altındaki büfelerde güzel döner yapılıyormuş. Yürüyerek gitmeye karar veriyoruz.

Yürürken bir çocuk peşimizden yetişiyor ve,

“Sizi Adnan çağırıyor” diyor.

“Hangi Adnan” diye soruyoruz.

“Xode Adnan” diyor.
“Sen kimsin” diye soruyoruz.

“Ben oğluyum” diyor.

Meğer Xode Adnanın halı mağazasının önünden geçiyormuşuz. Davete icabet ediyoruz. Adnanın mağazasına giriyoruz. Yemekler mağazaya söyleniyor. Güzel bir düzen oluşturmuş Xode Adnan. Açmüj Hilmi ve Samsun Havzalı Levent arkadaşımız da aramıza katılıyor. Akşama kadar uzun sohbetler ve tartışmalar yapıyoruz.
Akşam saat 19.00'da Adığe Xase'nin toplantısına davetliyiz. Xasenin bütün yönetim kurulu üyeleriyle buluşuyoruz. Mehmet Yediç'de diyasporayı temsilen Xase'nin yönetim kurulu üyesi. Xase'nin Yönetim Kurulu Başkanı Hapeye Arambi ve yönetim kurulu üyeleri büyük bir içtenlikle karşılıyorlar bizi.
Xase'nin çalışmalarıyla ilgili her yönetim kurulu üyesi kendi konusu ile ilgili bilgiler veriyor. Sürgün anıtı ve diyasporadan anavatana dönüşle ilgili projelerini anlatıyorlar. Son derece samimi buluyoruz Adığe Xase yönetimini. Biz de Türkiye'deki sorunlarımız hakkında bilgiler veriyoruz. çHİ ile Türkiye'de başlıyan süreci anlatıyoruz.

Yönetim kurulu üyelerinden Xunaug çatib'in de Habraçü olduğunu öğreniyorum. Xunaug'ler tarafından büyütüldüğü için Xunaug soyadını almış. Adığe Maq gazetesi toplantıyı fotoğraflıyor. Ve Adığe Maq gazetesiyle görüşüyoruz.
Hava kararıyor ve Dişepse geçiyoruz.
Maykop akşamlarımızın klasiği dişepste uzun masalar etrafında uzun sohbetler gerçekleştiriyoruz.
Ve geceyi noktalıyoruz.





Yorumlar
Henüz yorum eklenmemiş. Yorum eklemek için tıklayın.