çerkes İttihad ve Teavün Cemiyeti de bu dönemde 17 Kasım 1908 (4 Teşrinisani 1324) tarihinde kuruldu.1
Kafkasya ve Kafkasyalılar'a hizmeti gaye edinen Cemiyet kendine bu eksende geniş bir faaliyet alanı oluşturdu:
- 1911-1914 yılları arasında Ğuaze adında Türkçe-çerkesçe bir gazete yayınladı,
- Batı ve Orta Kafkasya'da okullar açtı,
- Alfabe çalışmaları yaptı,
Bunların yanısıra,
- İstanbul’da okuyan Kafkasyalı göçmen çocuklarına yardım için “İstanbul'da Kafkasyalılar Arasında Neşr-i Maarif Cemiyeti” (İstanbul'da Kafkasyalılar Arasında Eğitimi Yayma Derneği) (1914),
- çarlık Rusyası'na karşı özgür Kafkasya gayesine yönelik çalışan “Kafkasya İstiklal Komitesi” (1915 ?), “Türkiye’deki Kuzey Kafkasya Siyasi Göçmenleri Komitesi” (1916), “Şimali Kafkasya Cemiyeti” (1918),
- çerkes çocuklarına kendi dillerinde eğitim verecek kurumları oluşturması için “çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti”(çerkes Kadınları Yardımlaşma Derneği)(1919),
- Osmanlı ülkesindeki Kafkasyalıların bilimsel ve ekonomik kalkınması için “Kafkas Teali Cemiyeti” (Kafkas Yükselme Derneği)(1920)... gibi cemiyetlerin kurulmasına da ön ayak olmuştur.2
çERKES KADINLARI TEAVüN CEMİYETİ
çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti için çerkes okulları önemli bir konuydu. Cemiyet Kafkasya'daki okulların açılması ile doğrudan ilgilenmişti, Türkiye'de kurulacak okullarla ise yeni kurulacak çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti (çKTC) ilgilenecekti. çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti, Şimali Kafkas Cemiyeti gibi çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti'nin bir kolu olarak kuruldu. Bu cemiyetin kurulmasına çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti'nin kurucularından Met çunatuka İzzet Paşa öncülük etmiştir. 3
çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti (çKTC) resmi olarak 18 Mayıs 1919 tarihinde 102 numaralı Dahiliye İlmuhaberi'yle kurulmuştur.4 çKTC'nin kuruluş tarihini “1918 yılı, Eylül başları” 5 olarak ifade eden Dr. Vasfi Güsar muhtemelen Cemiyet'in faaliyetlerine gayr-ı resmi olarak başladığı zamana işaret etmektedir.
Dr. Vasfi Güsar'ın verdiği bilgilere göre6 Cemiyetin kurucuları, idealist beş hanım Xunce Hayriye Melek7, Berzek Makbule8, Zalique Emine Reşit9, Pekhu Seza Polar (üçer)10 ve Ulagay Faika hanımdır.11
Cemiyet'in gayesi Kuruluş Nizamnamesi (Bkz: EK-1)'nde, “Derneğin gayesi, çerkeslerden yardıma muhtaç olanlara yardım etmek, kız ve erkek çocukları, kuracağı yetimevleri, okullar ve işevlerinde (daru's-sınae) korumak ve aynı zamanda ulusal kültürü geliştirmektir.” 12 şeklinde ifade ediliyor.
çKTC bunun yanısıra meslek kursları düzenleyerek muhtaç insanları yoksulluktan kurtarmayı da hedefleri arasında saymaktadır (Madde 4).
Bu gayeye ulaşmak için de konser, konferans, tiyatro gösterileri düzenlemeyi, basılı yayın yayın yapmayı ve herkese açık kütüphane kurmayı (Madde 5) planlamaktadır.
Cemiyet fırsat doğduğunda taşrada Cemiyetin şubeleri ile okullar açmak niyetindedir (Madde 2 ve 5).
Tüm bunlar için gereken finansmanı, üye aidatları, konser, müsamere, geziler ve her tür bağış, piyango ve sergi gelirlerinden karşılamayı planlamaktadır (Madde 7).
Yıllık olarak ayda 20 kr taahhüdde bulunan herkes de derneğe üye olabilmektedir (Madde 8).
Derneğin Yönetim Kurulu dışında 12 hanımdan oluşan bir Diyane Kurulu'nun bulunması ilginçtir (Madde 9). Diyane Kurulu'nun fonksiyonu Cemiyet nizamnamesinin 12. maddesinde, “Diyane kurulu dernek tüzüğünün bekçisi (nigehbânı) ve derneğin düzenleyicisidir” şeklinde ifade edilmektedir. Met İzzet, cemiyetin yayın organı Diyane dergisine yazdığı makalesinde Diyane Kurulu'nu, “Thamate heyet-i aliyesi” (Thamateler yüksek heyeti) olarak tanımlamakta ve şunları kaydetmektedir:
“Şayan-ı dikkattir ki, cemiyet-i muhteremenin nizamnamesinde hey'et-i idarenin fevkinde olmak üzere bir Diyâne heyet-i aliyesinin vücuda getirilmesi dahi tasavvur edilmiş ve bu suretle teşkilât-ı esasiyesi'nde millî anananeye riayet olunmuştur. Şimali Kafkasya Cemiyeti'nin nizamnamesinde dahi buna mukabil bir Thamate hey'eti aliyesi vardır.”13
Cemiyet, nizamnamesinde öngördüğü gibi kısa bir süre sonra İstanbul'da bir okul açmış, Diyane (Anamız) adlı bir kısmı çerkesce bir kısmı Osmanlıca dergi çıkartmış, hemşehrilerine yönelik çeşitli yardım faaliyetleri organize etmiştir.
çerkes Numune Mektebi
Cemiyetin birincil kuruluş amacı çerkes çocuklarının anadillerinde eğitim almalarını sağlamaktı. Dernek kuruluşundan yaklaşık bir yıl sonra 14 ilk hedefine ulaşarak, Beşiktaş Akaretler'de 52 numaralı binada15 bulunan ve yöneticiliğini Galatasaray Lisesi öğretmenlerinden Mustafa Butba (Abaza) ile yine hemşerilerimizden Halid beyin yaptığı16, mütareke yıllarının özel koşulları nedeniyle mali durumu biraz bozulmuş ve kapanmak üzere olan “Inas Terakki Mektebi” (Kız Gelişim Okulu)17'ne talip olmuştur. Okulun ismi “çerkes Numune Mektebi”ne çevrilip ilden izin alınarak bina vakıf idaresinden kiralanmış ve Cemiyetin veznedarlığını yürüten Seza Pekhu da mektebin müdiresi seçilmiştir.18
“çerkes Numune Mektebi 6 sınıflı özel bir okuldu. İlk ve ortaokul dengindeydi. Okulun diğer okullardan bir ayrılığı Türkiye’de ilk kez kız ve erkek öğrencilerin bir çatı altında birlikte ders görmeleri olmuştu.
Ayrıca 4-6 yaşlar arasında bulunan kız ve erkek çocuklar için de bir ana sınıfı eklenmişti. Bu da Türkiye’de görülmemiş bir şeydi.
üçüncü bir özelliği de islam dünyasında ilk kez olarak latin harfleriyle yazı yazan bir müslüman ulus olmasıdır.
İlk ve ortaokul dengi olan bu özel örnek okulun öğrenci sayısı 150-180 idi ve dershanelere 25-30 öğrenci sokuluyordu.
Okulda çerkes olanlar çoğunlukta, öğrenimin çoğu çerkesce, yazılar çerkes Teavun Cemiyeti’nin kabul ettiği latin harfli alfabe ileydi. çerkesce bilmeyenler, çerkesce'yi başarıyor ve öğreniyorlardı.
Yöneticilerin en büyük amacı okulu tam yatılı bir okul biçimine sokmaktı. Bunun ıçin de çalışıyorlardı.”19
Okulun Eğitim ve İdari Kadrosu
“öğrencilerden alınan okul aidatı kiraya, gerekli giderlere, birkaç yönetici ve öğretmene aylık olarak verilirdi. Aylık alan pek azdı. çoğunluk ücretsiz ders verirdi.
Okulun başöğretmenliğine Lami Cankat getirildi.
Müdire Seza Hanım coğrafya dersini Türkçe, Lami Cankat dil derslerini ve Kafkas tarihi ile coğrafyasını çerkesçe olarak veriyordu.
öğretmen Hilmi Tsey çerkesce edebiyat, şiirler, ğıbzeler ve dersler gösteriyordu.
öğretmen Zekiye Venje hanım (sonradan İsmail Berkok ile evlendi) iki sınıfta Türkçe dersi öğretmeniydi.
öğretmen okulu mezunu İhsan Bey de yönetim ışleri ile görevlendirilmişti.
Uzunyaylalı bir hemşerimiz de ayrıca öğretmenlik yapıyordu.
Fransızca dil öğretmenliğini Lozan üniversitesi'nden mezun Lütfullah Şav (sonradan Türkiye’nin Suudi Arabistan Elçisi oldu), resim dersini ünlü ressam Namık İsmail Zeyf (istanbul güzel sanatlar akademisi kurucusu olan Namık İsmail Zeyf) veriyorlardı. Namık İsmail profesör olunca yerine Muhsin bey hemşerimiz getirilmişti.
çerkesce dil ile tarih ve coğrafya derslerini çerkesce olarak öğretmen Blenaw Harun üzerine almıştı.
Müzik dersi öğretmenliğini Prof. Hege yapıyor, Uzunyayla ve Gönen’den getirtilen çerkes müzisyenlerin çalgılarıyla uğraşıyor, notalar topluyor, armonize ederek piyanoda çalıyor ve dersler veriyordu. çerkes ulusal müzik çalgısı pşıne bunlara ekleniyordu.
Avukat Şemi Time20 çerkesce telaffuz eğitimi ile uğraşıyor, solfej öğretmenliğini Galatasaray Lisesi Müdürü Sati bey’in üvey annesi İkbal hanım -ki kendisi çerkes- veriyordu.
Okulun dikişhanesini Anzavur’un kızı Saime Beşuk hanım yönetmekteydi.
Okulun jimnastik ve beden eğitimi derslerini Şam ve Edirne Askeri Liseleri beden eğitimi öğretmenliğinden emekli binbaşı Sait Nexuş bey yüklenmişti. Trapezler, halkalar, paraleller ve diğer jimnastik oyunları gösteriliyordu.
öğrencilere bir Ermeni kızı Meliha polka, mazurka, kadril, vals gibi o dönemin modası olan oyunları gösteriyor, hep birlikte oynuyorlar, müzik de bunlara katılıyordu.
4-6 yaşlarında olup ana sınıfta bulunan küçüklerin başında İffet hanım bulunur, anne gibi onlarla uğraşırdı.” 21
CEMİYETİN VE OKULUN KAPATILMASI
“İsviçre’de Türkiye ve yabancı devletler arasında yapılan Lozan Konferansı'nda İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon ile Türk Delegasyonu Başkanı İsmet İnönü arasında Türkiye’deki “azınlık” konusunda uzun tartışmalar olmuş, Curzon çerkesler'in de azınlık hakkından yararlanmasında üstelemiş, Dışişleri Bakanı İsmet Paşa “çerkesler öz kardeşimizdir. Onları hıristiyan ve museviler gibi bizden ayrı göremeyiz, ayıramayız “ demiş, tartışmalar bir hayli sertleşmiş ve sonunda 24 Temmuz 1923'de imzalanan “Lozan Antlaşması“nda çerkesler'e azınlık hakkı tanınmamıştır.
Bir ay sonra da, “çerkes İttihat ve Teavün Cemiyeti” ile “İstanbul çerkes Kadınları Cemiyeti” kapattırıldı.
çerkes örnek Okulu'nun kapatıldığına dair Milli Eğitim Bakanlığı’nın İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne 5 Eylül 1923 tarihinde bildirdiği kararı da bilahare okul müdürlüğüne tebliğ edildi.
Böylece Osmanlı Hükümetinin olumluluğu ve emri ile açılmış olan okul, yeni Türk hükümetinin olumsuzluğu ve emri ile kapandı. öğrenciler ana ve babalara teslim edilmek üzere gönderildi. Okulun eşyaları satılıp, daha önce de İngiltere’nin emri ile kapatılmış olan Şimali Kafkasya Cemiyeti’nin korunmuş olan bütün evrak ve dosyaları Nazmi Paşa’nın Maçka Caddesi'ndeki evine taşınmıştı. Bu duruma çok üzülen Seza Hanım Milli Eğitim Müdürü Saffet bey ile görüşürken, Saffet bey, “Şimdi yangın var, okuldan çok memnunuz, belki sonra açarız” diyerek Seza hanımı avutmuştu. Okulun kapatılmasına çok üzülen öğrenci velileri, Seza hanıma gelmişler ve “Bu okul gerçekten başka bir okul, biz başka bir okul (doğal olarak bir Türk okulu) açalım, yönetimini siz üzerinize alırsınız” demişler, fakat Seza Hanım ricalarını kabul etmeyeceğini bildirmişti. Birkaç gün sonra Seza Hanım tutuklanarak, İstanbul Polis Müdürlüğü’ne, daha sonra Ankara’ya gönderilerek gözaltına alınmış, birkaç ay sonra güçlükle yakasını kurtarmıştı.”22
Aradan iki yıl geçtikten sonra “25 Kasım 1925 tarihinde çıkan Şapka Yasası’ndan biraz önce, 23 Ağustos 1925 günü emekli General Nazmi Paşa ile General Doktor İsa Ruhi Paşa ve arkadaşları “Bunların çerkes beyleri üzerine etkisi çoktur. Nazmi Paşa da dindar bir kişidir” kaydı ıle tutuklanmışlar, evleri basılmış, Nazmi Paşa’nın evindeki kitaplar, Şimali Kafkas Cemiyeti ile özel okulun bütün evrakı, kitapları, çuvallara doldurulup Ankara’ya götürülmüştür. İsa Ruhi Paşa’nın bulunduğu Ankara Merkez Komutanlığı’nda hapsedilmiş, yedi ay süre İstiklal Mahkemesi’nde, Kılıç Ali, Kel Ali dedikleri iki Ali ve Süreyya Beyler Mahkemesi’nde yargılanmışlar ve salıverilmişlerdir23 ama bütün o evrak ve kitapların hiç birisi geri verilmemiş, yakılmış, yok edilmiştir.”24
DİYANE
çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti, Diyane (Anamız) isimli 12 sayfası eski harflerle Osmanlıca, 4 sayfası ise latin harfleri ile çerkesce olan bir dergi de yayınlamıştır. 1. sayısı 12 Mart 1336 (1020) tarihinde çıkan derginin 2. sayısının çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir.
“çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti'nin Naşir-i Efkarıdır (fikrini yayar)” ibaresiyle yayınlanan derginin künyesinde, Seza Poh25 imtiyaz sahibi, Hayriye Melek Xunç başyazarı gözükmekte, idare yeri de “Beşiktaş'ta Akaretler'de çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti" şeklinde belirtilmektedir. Ayrıca aynı bölümde “Onbeş günde bir neşr olunur, ilmi, içtimai, edebi mecmuadır” ifadeleri yer almaktadır.
Derginin bu ilk sayısında Osmanlıca olarak Hayriye Melek Xunç'un “Diyane'nin İşi, Amacı”, Seza Pekhu'n “Sosyal Yaşamda Kadının Rolü”, Met İzzet'in “Diyane, Nam-ı Diğerle 'Milletin Anası' ”, Blenaw Batuk'un “Ulusal Dilin Bilim ve Uygarlıktaki önemi”, Cankat Lewstenbi'nin “Xabze” ve “çerkesçe Gramer Kitabının Sayın Yazarına” başlıklı yazıları; Adigece olarak da Hayriye Melek Xunç, Tıme Seyin, Cankat Lewstenbi ve Blenav Batuk'un yazı ve şiirleri yer almaktadır. 26
Derginin bilinen orijinal iki nüshasından biri Mehmet Şevket Eygi özel koleksiyonunda27, diğeri Hakkı Tarık Us Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.
NOTLAR