Arama

Kafkasya Gezi İzlenimleri -9-

Murat özden

02.09.2011, Cuma.
Evet Ramazan Bayramını nihayet bitirdik.

Hani deliye hergün bayram derler ya, onun hesabı bize de şu içinde bulunduğumuz onbeş gün bayram...

Onbeş gün boyunca işimiz gücümüz, anavatanımızı iliklerimize kadar içimize çekmek, tanımaya ve anlamaya çalışmak.
Bundan büyük bayram olabilir mi?

*** 

Herzamanki gibi sabah kahvaltımızı elbirliğiyle hazırlıyoruz.

çocuklar gibiyiz, neşeli ve coşkuluyuz. Durmadan birbirimize takılıyoruz.
Bugün yine Maykop'tayız.
Rehberliğimizi Yediç Batıray özbek yapacak yine bugün. Rehberlik görevini büyük bir mutlulukla yapıyor Batıray Ağabey. "Bugüne kadar Maykop'a gelen çok az insan sizin peşinde olduklarınızı aradı" diyor büyük bir mutlulukla.
Bugün programımızda öğleden önce Adığe Ulusal Tiyatrosu (Adığe L'epk Teatre) ve Adığe National Fakültet (Adığe Ulusal Fakültesi) ziyaretleri var. öğleden sonra Mefehable ve Koşhable köylerini ziyaret edeceğiz. Mefehable'de Cuma günleri Cuma hutbesi Adığece yapılıyormuş. Cuma namazını Mefehable Camisi'nde kılıp Adığece hutbe dinlemek istiyoruz.
Sonra da doğaçlama bir biçimde Koşhable'ye gideceğiz.

***

önce Adığe Ulusal Tiyatrosu'na gidiyoruz.

Bina antik Yunan mimarisinden etkilenerek inşa edilmiş. Girişi sütunlu. çok güzel bir binadan içeri giriyoruz.
Tiyatronun müdürü Ciha Melekiet bizi büyük bir içtenlikle karşılıyor. Odasında ağırlayıp, ikramlarda bulunuyor. Bilgi alışverişinde bulunuyoruz.
Adığe Ulusal Tiyatrosu 75 yıl önce Tsey İbrahim tarafından kurulmuş. Tiyatro sanatçılarıyla da tanışıyoruz. Ciha Melekiet diyasporadaki çerkeslerin anavatana dönmesini en samimi olarak isteyenlerden. çünkü tiyatro ne kadar fazla insana sergilenirse o kadar keyif veren bir gösteri sanatı. Diğer kardeş cumhuriyetlere de turnelere gittiklerini öğreniyoruz. Hatta bu yıl Ankara'ya da
turneleri varmış.
Ciha Melekiet bize Tiyatro binasını gezdiriyor. Tamamen tiyatro olarak planlanıp dizayn edilmiş bir bina. Herşey olması gerektiği gibi. Duvarlar, geçmişte yaşamış olan unutulmaz tiyatro sanatçıları ve oyunlarının resimleriyle süslenmiş. Müthiş derecede güzel bir sahnesi mevcut tiyatronun. Alt salonu dörtyüz, üst salonu ikiyüz kişilik. Toplam altıyüz kişi aynı anda oyun izleyebiliyor. Sanatçı odaları, kafeteryası ve toplantı salonuyla muhteşem bir bina. Adığe Tiyatrocular Birliği de bu binanın çatısı altında bulunuyor.
Onbeş milyonluk İstanbul şehrinde, yüzkırkbin nüfuslu Maykop Şehrindeki kadar mükemmel bir tiyatro binası yok.
Prova sahnesinde Dexebarinem yi Haçeş (Güzel Barinanın misafir odası) oyunu prova ediliyordu. Biz de provaya konuk olarak kabul edildik. Prova sahnesi İstanbuldaki birçok oda tiyatrosundan hem sahne, hem de izleyici koltuğu olarak büyüktü.
Oyunun yönetmeni bize hoşgeldiniz diyor. Ve oyunu izlemeye başlıyoruz.
çok kısa zamanda oyunun havasına giriyoruz ve katıla katıla gülmeye başlıyoruz. Bir dil sahneye bu kadar mı yakışır Allahım. Her kelimesini anladığım, yaşadığım şeyler sahnede oyun olmuş ve biz onu teatral bir zevkle izliyoruz. 40 yıl önce köylerimizde yaşadığımız kaşen muhabbetleri sahneye nasıl da yakışmış.
ömrümde çok oyun izledim, çok da tiyatroya gittim. Ama bu kadar samimi ve içten güldüğümü hatırlamıyorum.
Tiyatro sanatçılarıyla birbirimizi alkışlayarak ve biraz da gözlerimiz buğulanarak ayrılıyoruz Adığe Ulusal Tiyatrosu'ndan.
Yediç Batıray özbek bizi Adığe National Fakültet'e götürüyor. Okulların yeni açılma dönemi olduğu için, tam dersler başlamamış. Dersleri izlemek istiyorduk ama bu mümkün olmadı. üniversitenin öğretim üyelerinden Profesör Turkbiy Sami ders müfredatıyla ilgili ayrıntılı bilgiler veriyor. Fakülteye yılda 350 öğrenci alınıyormuş. Arkadaşlarım fotoğraflar çekiyor ve fakülteden ayrılıyoruz.

***

Arıkbaşılı Sedat'ın sarı Gazelle minibüsü Mefehable ve Koşhable seferi için bizi almaya geliyor.
O sırada çetaw İnal'dan bir telefon geliyor. Benimle görüşmek istediklerini söylüyor. Yanımızda bulunan çetaw Akif "Ben seni daha sonra gruba yetiştiririm abi" diyor.
Ben, çetaw Akif ve Batıray özbek gruptan ayrılıyoruz. Otomobille önce Batıray ağabeyi evine bırakacağız, daha sonra İnal'la buluşacağım. Batıray özbek'in evine doğru giderken bir anda korkunç bir kaza yapıyoruz.
Maykop'un caddeleri ve sokakları cetvelle çizilmiş gibi dümdüzdür. Yolların kenarındaki ağaçlardan evler ve kavşaklar pek rahat görülemez. Nasıl olduğunu anlayamadan bir anda biri bizimki iki otomobilin birbirine girdiğini gördük kavşakta. Batıray Ağabey yüzünü ön cama çarptı. Ben dizimi çarptım. çetaw Akif'te bir şey yok Allah'tan. çarptığımız Rus otomobili paramparça oldu. Bizim otomobilimiz Mercedes olmasına rağmen haşatı çıktı. Sonradan öğrendim ki sigorta şirketi tarafından pert edilmiş.

Diğer otomobilin sürücüsü başını çarpmış ve kanlar içindeydi.
çetaw Akif'in beni grubumuza yetiştireceği otomobil artık yoktu. Polisler geldi, zabıtlar tutuldu. Ben de bir taksi ile İnal'ın yanına gidiyorum.
Yenamiko Mevlüt Atalay ve Mehmet Yediç de oradaydılar. Uzun uzun  çHİ'yi konuşuyoruz ancak her konuda anlaşamıyoruz.
Ama çHİ'nin eylemlerinin devam etmesi konusunda mutabık kalıyoruz.
Benim Mefehable ve Koşhable'yi görmem mümkün olamıyor.

Toplantı bitince Dişeps'e geçiyorum. Ayağımın aksadığını gören Açmüj Hilmi'nin ısrarı üzerine birlikte hastaneye gidiyoruz. Kas ezilmesi olduğunu, endişe edecek birşey olmadığını söylüyor doktorlar. Ağrı kesici veriyorlar.
Yine birçok arkadaşla sohbet ediyoruz uzun süre Dişeps'te.

Akşam saat 9.30 gibi arkadaşlarım Koşhable seferinden dönüyorlar. Yeni ve içten insanları tanımanın mutluluğu okunuyor yüzlerinde.

Erken saatte eve dönüyoruz.
Yarın uzun bir yolculuğa çıkıyoruz. önce çerkessk, sonra da Nalçık'a gideceğiz.
Sabah 4.00'da yola çıkmayı planlayarak yatıyoruz.
Bakalım yarın ne gösterecek ?

(Devem Edecek)







Yorumlar
Henüz yorum eklenmemiş. Yorum eklemek için tıklayın.