Arama

Ahmet Şevki Birand, Ord. Prof. Dr
Rûmî 1316 (milâdî 1900) yılında Karaman’da doğdu. Babası, Ahmet Hilmi Efendi [1277 (1861)–1931], Annesi Ayşe Hanım [1291 (1875)-1932] idi.

Büyük Çerkes Sürgünü’nde [1281 (1864)] Kuzey Kafkasya’nın Abzah yöresinden Karaman Gökçe Köyü’ne göç eden/sürülen Adigeler’in Brante Ailesi’ndendir.

Babası Ahmet Hilmi Efendi, Avar beylerinden Emirül Ümera Çerkes-zâde Hâcı Destan’ın oğlu idi. Varlıklı ve münevver (aydın) bir kişi oluşu nedeniyle iskân yeri Gökçe köyüne değil, Karaman’a yerleşmişti.

Önceleri “Hacıbeyzâde” olarak anılan ailesi, Soyadı Kanunu’ndan sonra “Birand” soyadını aldı.

“Çerkes Ahmet Efendi” olarak bilinen babası, 1318 (1902) yılında belediye reisliğini Bekir Efendi’den [?-1341 (1925)] teslim almıştı. İstifa etmek suretiyle reislikten ayrıldığı 1324 (1908) yılına kadar 6 yıl boyunca Karaman belediye reisliği yaptı. Zaman zaman Karaman İdâre Meclisi azalığında da bulundu. Bu nedenle uzun süre Karaman’ın idaresinde görev aldı.

Çocukluğunun en güzel günleri babasının çiftliğinde geçti. “Çerkesin Çiftliği” olarak bilinen bu çiftlik, Sıdırva (Sudurağı) ve Canhasan (Alaçatı) köyleri arasında geniş arazilere sahipti. Çiftlikte hayvan ahırları, inekler, koyunlar, kazlar, ördekler çok güzel cins atları vardı. Ata binmeyi burada öğrendi. Ata çok güzel biner ve avcılıkta mahirdi.

Orta tedrisini Karaman’da tamamladıktan sonra 1925 yılında Halkalı Yüksek Ziraat Okulu’ndan mezun oldu. Mezuniyetinden sonra aynı okula asistan kabul edildi ve bu görevinde 3 yıl çalıştıktan sonra 1928 yılında Bakanlık tarafından Almanya’ya gönderildi. Burada önce Berlin Yüksek Ziraat Okulu’nda ve Berlin Üniversitesi’nin Jeoloji-Mineraloji Enstitülerinde, daha sonra da Heidelberg Üniversitesi’nde ihtisasını ilerletti. Berlin Yüksek Ziraat Okulu’nun Jeoloji ve Mineraloji Enstitüsü’nden doktorasını tamamladı. Alman Prof. Schlichtern yanında yaptığı “Über die Methode einer Morfologisch-Petrographischen Kartlerung Anatoliens unter Berücksichtigung der Naturlichen Verhaeltnisse dieses Landes” başlığını taşıyan doktora tezi, 1933’te Jena’da basıldı.

Yurda döndükten sonra 2 Nisan 1933 tarihinde Arziyat şefi oldu. 3 Ekim 1933 tarihinde Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün kurulması üzerine burada Arziyat Kürsüsü şefliğine atandı. 28 Mart 1936 tarihinde “Bursa Nilüfer Vadisi’nin Jeolojik, Petrografik ve Pedolojik Vaziyeti” konusundaki araştırmaları ile Habilitasyon tezini tamamlayarak ikinci sınıf doçent oldu.

1937-1938 arasında askerlik görevini ifa etti.

İkinci sınıf doçent unvanı ile 3 yıl çalıştıktan sonra birinci sınıf doçentliğe yükseltildi. Başarılı çalışmalarının Prof. Leuchs tarafından onaylanması üzerine 7 Şubat 1941 tarihinde ikinci sınıf profesörlüğe atandı. 1943 yılında birinci sınıf profesör oldu ve 1947 yılında ordinaryüs profesörlüğe yükseltildi.

1950 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Tabiîye Bölümü’nün kurulması ile buradaki Jeoloji kürsüsüne kadrosu ile birlikte nakledildi. Vefatına kadar burada kürsü başkanlığı görevini yürüttü. Jeoloji öğreniminin tabiîye lisansı içerisinde fizik, kimya, zooloji ve botanik ile birlikte bir sertifika programı olduğu dönem yıllarında mezun olanların birçoğu o günlerde ülkemizin yerbilimlerinde çalışacak meslek insanı ihtiyacı nedeniyle Maden Tetkik Arama (MTA), Devlet Su İşleri (DSİ), Karayolları gibi kamu kuruluşları yanında yabancı petrol şirketlerinde çalışmışlar ve çok başarılı projelere imza atmışlardır. Her ne kadar bu mezunların büyük bir kısmı önce 1966 yılında Jeoloji lisans ve 1972’de de jeoloji yüksek mühendisliği programlarının açılmasıyla intibaklarını tamamlayarak Jeoloji mühendisi diplomalarını almışlarsa da yerbilimleri alanındaki eğitim-öğretim tabiîye lisansı sıralarında başlamış ve bugüne kadar kesintisiz sürmüştür.

1938 yılında emekli General Mehmet Vehbi [KIPÇAK; 1291 (1875)-1946] ile Hayrünnisa Hanım’ın kerimeleri Perihan Fatma Hanım’la ile evlendi. Bu izdivaçtan 7 Ocak 1939'da Altay Ahmet (İnşaat profesörü) ve 11 Kasım 1944 tarihinde Mehmet Tuncay (elektrik-elektronik profesörü) dünyaya geldi.

Bir hoca olarak ziraat, fen, dil tarih coğrafya fakültelerinde sayısız talebeler yetiştirdi. Merhum Prof. Dr. Nafiz İlgüz, Dr. Utarit Aktuğ ve Mesut Özuygur’un tez çalışmalarını yönetti. Fen fakültesinde dekan vekilliği ve senatörlük yaptı. 6 Mart 1939 yılında Alman Jeoloji Cemiyeti azâlığına kabul edildi.

Araştırma konuları arasında jeoloji ve mineraloji yanında toprak erozyonu ve toprak haritacılığı da önemli bir yer tuttu. Çalışmaları arasında; Bursa civarındaki heyelanların incelenmesi, Kırklareli Vilâyeti’nin su işleri konusu, Ankara Vilâyeti’nin su sorunları, Konya Vilâyeti’ndeki fosil yataklarının incelenmesi gibi değişik konular da yer aldı. Çeşitli yurt dışı bilimsel toplantılara katıldı, Almanya başta olmak üzere 1 yıl İngiltere’de, ayrıca İtalya Fransa, İsviçre ve Cezayir’de bilimsel araştırma ve incelemelerde bulundu.

Bilimsel araştırmalar yapmak üzere gittiği Almanya’da hastalanarak, 28 Temmuz 1956 tarihinde vefat etti. Vasiyeti üzerine naaşı memleketi Karaman’da toprağa verildi.

Mezar taşında; “Burada doğdum/ Burada inandım sana/ Yine geldim/ Burada sığındım sana” yazmaktadır.

Vefatından sonraki yazısında Prof. Dr. Nafiz İLGÜZ, onu şu şekilde tarif etmektedir:

İlim hayatında olduğu kadar idarî hususlarda da otoriter bir yaradılışa malik olan Ş. BİRAND, tedris hayatına başladığı otuz bir yıl evvelinden vefatına kadar binlerce memleket evlâdına feyiz vermiş ve onların yetişmelerinde büyük bir titizlikle durmayı daima üstün bir vazife bilmiştir. Mesleğine ve vazifesine karşı duyduğu derin ve yüksek alâkayı ölümle karşı karşıya bulunduğu sıralarda bile eksik etmediği mektuplarında verdiği direktifler ve yaptığı tavsiyelerlerle göstermiştir. Yazmakta olduğu jeoloji kitabına koymayı tasarladığı bazı yeryüzü şekillerinin fotoğraflarını almak maksadıyla hastanede geçirmekte olduğu son günlerinde dahi yurda döndüğü zaman yapacağı geziler için bulunduğu teşebbüsler, azminin derecesini takdire bir mikyas teşkil eder. Jeolojinin çeşitli mevzularına ait muhtelif maksat ve gayeler güden ve her seviyeyi muhatap tutan küçük büyük neşrettiği 30 kadar eseriyle Ş. BİRAND jeolojinin memleketimizdeki inkişaf ve yayılmasında rol alan önderlerden biri olmuştur. Hatıraları ve eserleriyle aramızda müstesna bir yer işgal ederek sessizce yaşamakta olan bu aziz meslektaş yurduna hasret çektiği Almanya’da yaptığı vasiyet üzerine cenazesinin nakledildiği, gençliğinin en mümtaz ve renkli hatıralarıyla dolu olan Karaman’da bugün sayın Ord. Prof. H. N. PAMİR'in de söyledikleri gibi mesleğinin mevzuunu teşkil eden maddelerle baş başa, vazifesini tam olarak yapanların huzuru içinde ebedî istirahatgâhına çekilmiş bulunmaktadır.”

(Oğlu Prof. Dr. Mehmet Tuncay BİRAND’a teşekkürlerimizle)

________________________

Uğur ERKÂN, Karamanın Ordinaryüsü-Bir Başarı Hikayesi, 3 Haziran 2020, https://www.karamandan.com/Kose_Yazilari-Karamanin_Ordinaryusu-h102316.html ,



Doğum : 1316 (1900) - Ölüm : 1956
Ord. Prof. Dr. AHMET ŞEVKİ BRANT
Yorumlar
Henüz yorum eklenmemiş. Yorum eklemek için tıklayın.